Ankara’dan Mesut Barzani geçti
rak Kürdistan Bölgesel Yönetimi liderleri 90’lı yıllarda, bugün olduğu gibi Türkiye’ye ziyaretler gerçekleşir, ama o ziyaretler sırasında bile, medyada, ölçüyü kaçıran haber ve yorumlara yer...
rak Kürdistan Bölgesel Yönetimi liderleri 90’lı yıllarda, bugün olduğu gibi Türkiye’ye ziyaretler gerçekleşir, ama o ziyaretler sırasında bile, medyada, ölçüyü kaçıran haber ve yorumlara yer verilirdi.
O dönemler geride kaldı.
Kürt liderler bugün en üst düzeyde kabul ediliyor ve hemen her konuda kendileriyle müzakere ediliyor, görüş alışverişinde bulunuluyor.
Erbil ve Ankara stratejik ittifak inşasında bugün çok ileri düzeyde bir ortaklığı temsil ediyorlar ve bu da komşularımızda büyük bir rahatsızlık yaratıyor.
Oysa her şey ortada. İran’ın askeri varlığı ve DAİŞ Irak’ta bu haliyle devam ettikçe, Türk ordusunun orada bulundurduğu birliklerin geri çekilmesi söz konusu olamaz. İran, başından beri, Irak Kürdistan’ını zayıflatmak ve bölmek istiyor. Şimdi büyük oyuna Rusya’da dahil oldu. Rusya, PYD ve PKK’nın dışındaki Kürt partilerine önem vermiyor, Kürtleri PYD ve PKK’den ibaret sayıyor.
Barzani İran ve Rusya’nın bu stratejisine karşı direniyor. Ama sayıları 300 bini bulan peşmerge gücü, modern bir ordu gibi yeniden inşa edilemezse, geleneksel yerel bir milis gücü gibi kalmaya devam eder ve peşmergeler profesyonel bir orduya dönüştürülemezse, Kürdistan’ı bölecekler.
Peki Kürdistan’ın bölünmesini Kürt partilerinin hangisi istiyor? PKK, PYD, ve daha utangaç olarak da GORAN ve YNK bu bölünmeyi istiyor ve destekliyor.
Kürdistan’ın kantonlara bölünmesi, Türk/Kürt ulusal çıkarlarına zarar verir.
Genel manzaraya bakıp, şunu söylemek mümkündür:
Kuzey Irak ve Rojava bölgesinde uzun vadeli bir stratejiye sahip olmayan, başkalarının yarattığı gündemin peşinde sürüklenen bir Türkiye’nin, kendi milli birlik ve kardeşlik projesinde başarıya ulaşması çok mümkün olmaz. Tersi de doğrudur. Milli birlik ve kardeşlik projesini, Ortadoğu’nun bu fırtınalı zamanlarında, iç siyaset dengeleri bahanesiyle rafa kaldıran bir Türkiye’nin Kuzey Irak ve Rojava bölgesinde etkin bir siyasi aktör olma şansı yoktur.