Milliyetçi/Yurtsever bir çığlık: Hiç bir şeye razı olmuyorsunuz, Türkiye’yi fesih mi edeceğiz?
Çitlerle, aşılması zor duvarlarla çevrilmiş sıra sıra mahalleler..Her mahallenin ‘modern’ bir kralı var. Halk krala ve onun mutlak bir hak olarak, son şeklini verdiği bilmem kaç yüzyıllık katı...
Çitlerle, aşılması zor duvarlarla çevrilmiş sıra sıra mahalleler..Her mahallenin ‘modern’ bir kralı var. Halk krala ve onun mutlak bir hak olarak, son şeklini verdiği bilmem kaç yüzyıllık katı ideolojiye sonsuza kadar inanmakla mükellef.
Zaman akıp gidiyor, zamanın ruhu dipten gelen dalgalarla sarsılıyor, ama mahalleli, bu sarsıntıları hiçbir şekilde hissetmiyor.
Eleştiri yok, sorgulama yok.
Yüzyılların muhasebesi yok.
Çitlerin üstüne abanıp karşı mahallede oturan birine birikmiş bir hasretle, selam yollayana bile mahalleden kaçmış firari muamelesi yapıyorlar.
Biri, ‘Ey mahalleli, bundan böyle bu kervan böylece yola devam etmez, edemez, kara bitti su göründü, haberiniz ola! ‘ dese, hainlikle, devşirme olmakla suçluyorlar.
Değişen dünyanın bir dünyalısı, çıkıp gelse bu diyarlara, şaşırıp kalır, sıra sıra ve yan yana dizilmiş mahallelerin sahip oldukları fikirler, gelecekle ilgili tahayyüller arasındaki benzerliğe bakıp şaşkınlıktan deliye dönebilir.
Kimi sosyalist geçinir, kimi milliyetçi, kimi tarihe geç kalmış bir davanın ve telaşın son ‘şoreşgeri’-DEVRİMCİSİ- gibi davranır, ama şiddete esir olmak ve bu esarete başka insanları davet etmekten başka bildiği bir şey, meşru gördüğü bir yol yok.
Kimi kendini sosyalist sanır, üstü kazıldığında ortaya çıkan ise nasyonalizmden başka bir şey değildir. Kürtler’in dağa çıkmasının ve hala da dağlarda kalmaya devam etmesinin yegane müsebbibidir. Şimdi de, bir diyet borcunu tahsil eder gibi, vaktiyle dağa çıkardığı eli silahlı Kürtler’in açtığı şemsiyenin altında varlığını sürdürmekte ve bir ülkenin kaderiyle kanlı bir oyun oynamaktadır.
Kimi milliyetçi olduğunu söyler, ama bu milliyetçiliğin ülke çıkarlarını ön planda tutan bir milliyetçilik olmadığının farkında değildir. Bu ülkenin Sevr ve işgal yıllarında, ve hatta cumhuriyet döneminde bile, son iki yüzyıldır yerlerde sürünen özgüveninin, çiğnenen onurunun yerlerden alınıp yükseklere taşınması; milliyetçiliğe değil, muhafazakar demokrat insanlara nasip oldu diye yıllar yılı öfke duymakta ve bu öfke onu her geçen gün gerçeklikten ve ülkenin gerçek çıkarlarından uzaklaştırmaktadır.