Beni 43 yıl önesine götüren Cumhuriyet gazetesi yargılaması
Dün başlayan Cumhuriyet gazetesi yargılanması beni 43 yıl önce 1971 askeri darbesi döneminde bir yazım nedeniyle yargılandığım davayı hatırlamaya götürdü. Ve tutuksuz olarak yargılanırken ceza...
Dün başlayan Cumhuriyet gazetesi yargılanması beni 43 yıl önce 1971 askeri darbesi döneminde bir yazım nedeniyle yargılandığım davayı hatırlamaya götürdü. Ve tutuksuz olarak yargılanırken ceza yediğim o dava ile tutuklanmalarından 156 gün sonra iddianamelerini gören ve çoğu 262 gün sonra ilk duruşmaya çıkan 12’si tutuklu 19 Cumhuriyet çalışanının davası bana, “Acaba 43 yılda hukuk açısınndan zaman durmuş, değişen bir şey olmamış mı” dedirtti.
Önce 43 yıl önceki davaya dönelim. Dönemin Istanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ramiz Bey, “Fikir suçu olmaz” diyen bir hukuk adamı olarak birçok davada beraat kararı vermişti. Ben de onu bildiğim için 7 sayfalık savunma metni hazırlayıp son duruşmaya gittiğimde, “Hukukta sibernetiğin kullanılması tartışmaları yapılırken, bir yazım nedeniyle, fikrimin suçlanarak 7.5 yıllık bir ceza istenmesi yanlıştır. Sonuç olarak beraatimi talep ederim” diye yazılı savunmamı noktalamıştım.
Mahkeme salonuna girdiğimde Ramiz Bey'in izne çıktığını yerine kıdemli üyenin geçici olarak başkanlık ettiğini gördüm. Geçici başkan “Savunman yazılı mı” diye sorup, mübaşire “Savunmasını al getir” dedi. Mübaşir savunmamı yapmadan yazılı metni alıp götürdü. “Tutukuz sanık 7 sayfalık savunmasını yaptı. Neticeten beraatini talep etti. Savunması dosyaya kondu” dedi. Ben itirazla savunmamı yapmadığımı ve “Neticeten değil sonuç olarak beraatimi talep ettiğimi” söyleyip savunma yapmak istediğimi ısrarla belirttim.
Geçici başkan savcıdan mutalaa aldı. Savcı, bilirkişinin de yazıda suç unsuru gördüğünü belirtip cezalandırılmamı istedi. Salondan çıkarıldım. Girdiğimde ceza verilirken başkan, “Yakında af çıkacak işi uzatma” dedi.
Ben o dönemde Uluslararası Af Örgütü tarafından “Yılın fikir suçlusu” ilan edildim. O günden bu yana da yazmaya görüşlerimi açıklamaya devam ediyorum.
İşte, Kadri Gürsel’in ilk duruşmada söylediklerini okurken, onun için yukarıda belirttiğim “Acaba 43 yıldır hukuk açısından zaman durmuş değişen bir şey olmamış mı?” düşüncesini size aktardım....