Çin ilişkisini geliştirmek için eski önerimi tekrarlayacağım…
Cumhurbaşkanı’nın 100 günlük eylem planında Çin’e Yuanlı tahvil ihracıyla borçlanma kararı ve Çin’den turist gelişini artırma düşüncesini açıklaması üzerine, bundan 10...
Cumhurbaşkanı’nın 100 günlük eylem planında Çin’e Yuanlı tahvil ihracıyla borçlanma kararı ve Çin’den turist gelişini artırma düşüncesini açıklaması üzerine, bundan 10 yıl önceki bir önerimi hatırladım. Ticaretin dünyanın doğusuna kaydığını düşünerek, Çin ve Hindistan’dan öğrencileri bursla yurdumuza getirerek, kendi öğrencilerimizi da orada bursla okutmamız gerektiğini söylemiştim. O dönemde çok yerine gelmeyen önerimin bugün gerçekleştirileceğine inanıyorum…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 100 Günlük Eylem Planı’nı açıklarken, Çin’e Yuanlı tahvil ihracıyla borçlanma kararında olduklarını ve Çin’den turist getirmeyi artırmayı düşündüklerini söyledi. Bular benim 10 yıl önce Çin ve Hindistan ilişkilerini geliştirmek için yaptığım önerilerimi hatırlattı.
Önerim şöyleydi: Dünya ticaretinde Çin ve Hindistan’ın payı hızla artıyor. O nedenle Türkiye’nin ve iş dünyasının gelecekte bu ülkelerle ilişkilerini geliştirmek için, vakit kaybetmeden biner yüksek okul öğrencisini bu ülkelere göndermesini ve oradan gelecek biner öğrenciye burs vererek ülkemizde okumalarına yardımcı olması gerek. Böylece genç işbirliği elçileri gündeme getirilebilir.
Önerimden söz ettiğim birçok işadamı bu öneriyi olumlu buldu. Ama hatırladığım kadarıyla “Biz 4 gencimizi Çin’de okutuyoruz” açıklamasıyla karşılık vermişti. Bu dönemde Çin dış ticaretimiz 1-2 milyar dolar dolayındaydı. 2005 yılında 7.4 milyar dolara yükseldi. 2010’da 19 milyar dolar oldu. 2017’de ise 2 milyar 936 milyon doları ihracat, 23 milyar 370 ithalat olmak üzere Çin dış ticaretimiz 26 milyar 306 milyon dolar seviyesine yükseldi. Dış ticaret dengemiz 20 milyar 434 milyon dolar açık verdi. 2018’in ilk 6 ayında da yine dış ticaret açığımız Çin’e karşı 10 milyar 274 milyon dolar oldu. Bütün bunlar benim yıllar önceki önerimi yeniden hatırlamama neden oldu. Yine diyorum ki Türkiye dünya ticaretinin doğuya evrildiği bu dönemde Çin ve Hindistan’tan öğrenci getirerek ve Çin ve Hindistan’a öğrenci göndererek yeni döneme uygun bir başlangıç yapmalıdır. Ülkemizi tanıyan Çinli ve Hintli öğrenciler ile Hint ve Çin’i tanıyan ülkemiz öğrencileri, geleceğimizin genç elçileri olma özelliğini taşıyacaktır. Bu da ticaretimizi çift yönlü hale getirerek, yüksek açıklı değil dengeli bir döneme ulaştıracaktır. Çin’den ithalatımızda 33 temel ürün söz konusu bunlar arasında otomatik işlem makineleri 1.4 milyar dolarlık seviyeyle ilk sırada yer alırken, onu telli telefon, telgraf ve elektrikli kalemler 977 milyon dolarla takip ediyor.
Türkiye’nin Çin’e sattığı ürünler konusunda ciddi bir çalışma yapılmış gibi gözükmüyor. Öncelikle Çin dış ticaretimizin bu hızla gelişen açığını kapatmak için ticaretimizi çift yönlü kılacak adımlar atmamız gerekir.
Bilindiği gibi Çin, Afrika ve Avrupa pazarına girebilmek için Kuşak ve Yol Projesi’ni geliştirdi. Bunda Türkiye’nin de önemli yeri olacağı belirtiliyor. Ancak, geç kalmadan buradaki yerimizi almamız ve Çin Ticaretimi daha sağlıklı bir yere oturtmamız gerekecektir. Ama bütün bunlar için yıllar önce önerdiğim ülkemizi tanıyacak Çinli ve Hintli gençleri okutmak ve kendi gençlerimizi o ülkelerde okutmak için bu projeye başlamamız gerekir.