Mehmet Şimşek sohbetinden piyasalar ne anlamalı?
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek arkadaşlarımıza verdiği çok yönlü mülakatta birçok konuya değiniyor. Piyasadaki bazı yanlışların altını çiziyor ve firmaların alınan...
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek arkadaşlarımıza verdiği çok yönlü mülakatta birçok konuya değiniyor. Piyasadaki bazı yanlışların altını çiziyor ve firmaların alınan kararları yakından izlemesi gerektiğini vurguluyor. Bunun ülke ekonomisi açısından da yararına işaret ediyor.
Ece Ceyhun ve Mehmet Kaya ile yaptığı sohbette döviz borçlanmasından, gıda komitesine, yatırım ortamından, enflasyona geniş bir yelpazede yapmakta olduklarını ve piyasadan beklentilerini açıklıkla dile getiren Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, piyasa aktörlerinin ve firmaların kararlarını yakından izlemelerinin kendileri ve ülke ekonomisi için önemli ve doğru yol olacağını ortaya koyuyor.
Şimşek, bu sene 6.5 milyar dolarlık dış borçlanma yapılacağını, bu alanda Panda bond ve Ruble cinsinden tahvil gibi enstrüman çeşitlemesine gideceklerini açıklıyor.
Şimşek, döviz geliri olmayanın dövizle borçlanmaması gerektiğini bir kez daha belirtirken, “Son 5 yılı dikkate aldığımızda dövizle borçlanmanın maliyeti, TL'den çok daha yüksek. Biz yatırımcıya ihracatçıya kapıyı sonuna kadar açıyoruz. Ama döviz geliri olmayan dövizle borçlanarak ülke riskini artırmasın” uyarısında bulunuyor. Borçlanma konusunda piyasa aktörlerinin yaklaşımını rasyonel bulmadıklarını “Dövizle borçlanmanın daha ucuz olduğu algısının yanlış olduğunun da” altını çiziyor.
Mehmet Şimşek, geçen yıl iç kaynakların reel sektöre akması için dış borçlanmaya ağırlık verdiklerini belirterek, “Yurt dışından normalde 6-6.5 milyar dolar borçlanırken 9.7 milyar dolar borçlandık. İçerde sattığımız DİBS’leri de yabancılar satın aldı. Yabancıların geçen sene satın aldığı DİBS 7.3 milyar dolar oldu. Bu sene yüzde 110 borç çevirme oranı öngörüyoruz. İç kaynakların özel sektörü desteklemesi şekilde yönlenmesi için Hazine elinden geleni yapacak” diyor.
Şimşek, döviz geliri olmayan firmaların kurdaki hareketlenmeden paniğe kapılarak ileri tarihteki ödemeleri için döviz aldıklarını belirterek, “Bugün reel sektörün bir yıl vadeye kadar döviz fazlası var. Üstelik bu Türkiye’ye daha yüksek enflasyon, daha yüksek risk primi ve faiz olarak dönüyor. Hem reel sektör, hem kamuyu vuruyor” değerlendirmesini yapıyor.