Parmak uçlarıyla gören ressam Eşref Armağan
Pazar sabahı bir dostumun telefonuma gönderdiği bir video ile karşılaştım. Discovery kanalda 2015 yılında yayınlanmış 10 dakikalık video kör ressam Eşref Armağan ile ilgiliydi. Körler üzerine...
Pazar sabahı bir dostumun telefonuma gönderdiği bir video ile karşılaştım. Discovery kanalda 2015 yılında yayınlanmış 10 dakikalık video kör ressam Eşref Armağan ile ilgiliydi. Körler üzerine araştırmalar yapan Kanadalı bilimadamı Dr. John Kenedy’nin anlatımını içeren videoda Eşref Armağan, “Bana kimse kör diyemez. Ben parmak uçlarıyla gören adamım” diyor.
Dr. Kenedy, Eşref Armağan’ın resim yaptığı sıra konuşurken resimlerde renk, gölge ve kompozisyondan önemli olanın perspektif olduğunu, yakından uzağa cisimlerin küçülmesine hayretini ortaya koyuyor.
Dr. Kenedy bir deney için Eşref Armağan’ı Boston’da Harvard üniversitesine götürüyor. Eşref Armağan orada resim yaparken nörologlar onun beynindeki hareketleri inceliyorlar. Beyinde hiç hareket olmaması düşünülürken parmak uçlarıyla çizim yaptığı sırada beynin bir bölgesinde noel ağacı benzeri hareketler olduğunu gözlemliyorlar. Görme eyleminin gözlerde değil beyinde gerçekleştiğini saptıyorlar.
Dr. Kenedy, Eşref Armağan’ı Floransaya götürüp 1413 tarihinde yapılmış karmaşık geometrik özellikler taşıyan Felipo Brunolesci Vaftishanesi'nin resmini çizmesini istiyor. Eşref önce binaya eklem yerlerinden dokunuyor. Sonra Maketi üzerinden düşey ve yatay çizgilerini parmaklarıyla dokunarak inceliyor. Ardından, binanın karşısına oturup onu seyreden bir ressam gibi çizime başlıyor.
Dr. Kanedy’nin yanı sıra toplanan bir kalabalıkta bu çizimi seyrediyor. Ve Eşref Armağan’ın gören bir ressam gibi, parmak uçlarıyla algılayıp kağıda döktüğü vaftishanenin resmini hayretle izliyorlar.
Bu videoyu seyrettikten sonra Eşref Armağan’ın kim olduğunu resme nasıl başladığını araştırdım. 1953 yılında İstanbul’da doğmuş, küçük yaşta kendi kendine okuma yazma öğrenmiş, 6 yaşında kalem kağıt isteyip resim çizmeye başlamış. 12 yaşında kelebek resmi yapmak için babasından kelebek tutup getirmesini istemiş. Babası o naif kanatlı hayvanı tutamayacağını anlatıp, ona boyama kitapları almış. Öyle boyayla resim yapmaya başlamış.
1994’te uzun süredir Türkiye’de yaşayan bir Amerikalı bayan resimlerini beğenerek, kendisine bir internet sitesi kurup resimlerini yerleştirmiş. Sonra bir site daha kurmuşlar.