Başkanlık sistemi cumhuriyetçidir
Seçim gündemi, gündelik siyasetin ateşli söylemleri ve polemiklerince belirlenirken, seçimin “gündelik” olmayan, sisteme dair boyutlarını konuşmaya koyulalım. Bu şekilde hem seçimden kopmamış, hem de temel...
Seçim gündemi, gündelik siyasetin ateşli söylemleri ve polemiklerince belirlenirken, seçimin “gündelik” olmayan, sisteme dair boyutlarını konuşmaya koyulalım. Bu şekilde hem seçimden kopmamış, hem de temel sorunları gözden kaçırmamış oluruz.
“Başkanlık sistemiyle padişahlık hedefleniyor!”
Bu iddiayı çokça duyduk. Seçim çalışmalarında da vatandaşların bu iddiayı ciddiye alıp sorduklarına şahit oluyoruz.
AK Parti’nin seçim beyannamesinde hükümet modeli olarak başkanlık sisteminin öngörüldüğü bilinmekte. Hatta 2011 seçimleri sonrasında Meclis bünyesinde oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulan metinde de başkanlık modeli esas alınmıştı. Ancak bugün yeni metin ve öneriler hazırlamış durumda. Beyannamenin temelinde bu yeni metin ve öneriler yer almakta.
Beyannamede “devlet başkanının halk tarafından seçilmesi” esası kabul edildiğine göre, başkanlık sistemiyle padişahlığın hedeflendiğini söylemek çok mümkün görülmüyor. Çünkü hanedanlıkta (padişahlık, krallık, şahlık vs) devletin başı seçimle değil, bir hanedana mensup olmayla belirlenir.
Dolayısıyla başkanlık sistemi doğası gereği cumhuriyet olmayı gerektirir. Zira devletin başında bulunan ve devleti temsil yetkisini haiz kişinin seçimle işbaşına gelmesi, doğası gereği hanedanlığı imkansız kılar. ABD İngiltere’ye karşı bağımsızlık mücadelesi verirken, İngiltere parlamenter bir hükümet modeline sahipti. Bunun gereği olarak da iki başlı yürütme uygulaması yerleşmiş durumdaydı. Savaşın kazanılmasının ardından, ABD’de, kral gibi güçlü olmakla birlikte yetkilerini halktan alan ve halkın seçeceği bir devlet başkanına ihtiyaç duyulmuştu.