10 önemli omega-3 tavsiyesi
Omega-3 takviyeleri pazarının çok hızlı büyümesinin asıl nedeni yiyip içtiklerimizin tamamının omega-3 fakiri olması. Bu durumda önümüzdeki ilk seçenek “doğru bir omega-3 nasıl...
Omega-3 takviyeleri pazarının çok hızlı büyümesinin asıl nedeni yiyip içtiklerimizin tamamının omega-3 fakiri olması. Bu durumda önümüzdeki ilk seçenek “doğru bir omega-3 nasıl seçilmeli?” ve “omega-3 takviyelerinden nasıl faydalanılmalı?” sorularına yanıt aramak...
Omega-3 eksikliği hepimizi ilgilendiren yaygın bir sorun. Özellikle şehirlerde yaşayan, doğal değil de işlenmiş gıdalarla beslenmek zorunda kalanlarda yaygın bir omega-3 eksikliği olduğundan da hiç kimsenin en ufak bir şüphesi yok.
Yok çünkü yiyip içtiklerimizin tamamı omega-3 fakiri. Ne süt ve süt ürünlerinde, ne etlerde, ne tavuklarda, ne de yumurtalarda yeteri kadar omega-3 yağ asidi bulmamız mümkün değil. Çünkü tavuklar, inekler, sığırlar ve hatta balıklar eski doğal beslenme alanlarını kaybettiler.
Ot, böcek, yosun yerine hazır yemlerle besleniyor, neticede de yeteri kadar omega-3 üretemiyorlar. Onların et, süt, süt ürünleri, yumurtalarıyla beslenen bizler de işte o nedenle yeteri kadar omega-3 kazanamıyoruz.
Omega-3 takviyeleri pazarının çok hızlı büyümesinin asıl nedeni de bu zaten. Öyle görünüyor ki önümüzdeki yıllarda omega-3 üreticileri daha pek çok yeni ürün üretecekler ve biz de daha sağlıklı olabilmek adına bu ürünlere para harcamaya devam edeceğiz.
Bu durumda önümüzdeki ilk seçenek “doğru bir omega-3 nasıl seçilmeli?” ve “omega-3 takviyelerinden nasıl faydalanılmalı?” sorularına yanıt aramak. Kısa bir özeti aşağıdaki kutuda bulacaksınız, umarım işinize yarar.
İşte o 10 tavsiye
1 - Omega-3 takviyelerinin “trigliserid” formunda olanlarına göre “fosfolipid” yapıda olanları daha güçlü ve etkili. Bu nedenle fosfolipid omega-3’ler (havyar yağı ve krill yağı omega-3’leri) trigliserid omega-3’lerden (balık yağı) daha etkili.
2 - Fosfolipid omega-3’lerin trigliserid omega-3’lere üstünlükleri sadece biyolojik yararlanım ile de sınırlı değil. Fosfolipid yapıda olanlar midede daha az kaynama, ağızda daha az balık yağı tadı, dolayısıyla daha az bulantı hissine yol açıyor. Yani bunların kullanımları daha kolay.
3 - Balık yağı kaynaklı omega-3’lerin trigliserid formunda olanlara oranla “etil ester” formunda olanlar daha etkili, daha tesirli, bunların biyolojik yararlanımları da daha fazla.
4 - Omega-3 haplarını yemekle birlikte almak daha iyi sonuç veriyor.
5 - Bu destekleri günün her saatinde almak mümkünse de sabah kahvaltıyla birlikte alınmaları tavsiye ediliyor.
6 - Kullanacağınız omega-3 desteğinin içindeki EPA ve DHA miktarları da önemli bir ayrıntı. Bunların miktarı arttıkça faydaları da artıyor. Ancak fosfolipid omegaların trigliserid omegalara oranla EPA ve DHA emilimleri çok daha fazla, daha düşük miktarlarda yeterli kabul ediliyor.
7 - Balık yağı ile omega-3 takviyeleri aynı şeyler değil. İçinde çok çok az miktarda EPA ve DHA bulunan balık yağları da satılıyor ve bunların balık yağı olma dışında ciddi faydaları yok.
8 - Omega-3 takviyeleri kilo aldırmıyor, yaz-kış yılın her ayında kullanılabiliyor.
9 - Doğal yolla kazanılan omega-3’lerin daha etkili ve faydalı olduğunun da altı çiziliyor. Omega-3 zengini balık yemek imkânlar ölçüsünde omega-3 zengini yumurta, süt ürünü, etlere yönelmek tabii ki en akılcı olanı.
10 - Doğal kaynak olarak bitkisel omega-3’lerden de vazgeçmemek lazım. Ceviz, keten tohumu ve yağı, chia, semizotu gibi bilinen bitkisel omega-3 kaynaklarını da ihmal etmemekte fayda var.
Ne yersen ye!