50 yaş sonrası
Cahit Sıtkı’nın “Otuz Beş Yaş Şiiri”ni yazdığı 1940’lı yıllarda (1946) gölge çizgisi, yani orta yaş virajına 35 civarında giriliyordu ve o dönemde daha 35’ine varmadan...
Cahit Sıtkı’nın “Otuz Beş Yaş Şiiri”ni yazdığı 1940’lı yıllarda (1946) gölge çizgisi, yani orta yaş virajına 35 civarında giriliyordu ve o dönemde daha 35’ine varmadan “gözler mor halkalarla çevrelenip saçlara aklar” düşebiliyordu. Durum zamanla değişti. Gölge çizgisi daha ileri yaşlara doğru kaydı.
Son yıllarda da 50’li, hatta 60’lı yaşlara kadar uzandı. Muhtemelen yeni bir 35 yaş şiiri yazılsa ilk cümlesi “yaş 50 yolun yarısı eder” olacaktır. Peki, ille de kötü bir şey mi şu orta yaş çizgisine girmek?
İlle de tatsız bir duygu mu o gölge çizgisine merhaba demek?
50 yaş ve sonrası sadece sağlık sorunları; yorgunluklar, uykusuzluklar, yaşlılık çizgileri anlamına mı geliyor? Tabii ki değil! Nedenine gelince...
50’den sonrası huzur çağıdır
Zannettiğinizin aksine gölge çizgisinden sonrası ille de eskisinden daha yorgun, mutsuz, keyifsiz, tatsız bir hayat yaşayacağınız anlamına gelmiyor. Bu dönemin de kendine has güzellikleri, hoşlukları var.
Her şeyden önce bu dönem “tecrübeli biri olmak, sevginin, hoşgörünün, umudun, huzurun ve daha pek çok şeyin ifade ettiği değerleri, derinliği daha iyi anlamak anlamına da geliyor. Hayatı daha bir iyi yorumlamak, daha bir sindire sindire, içine çeke çeke, hakkını vere vere ve daha bir özenerek yaşamak bu dönemde hem daha kolay, hem daha keyifli.
Özeti şudur: 50 yaş sonrasının çok tatsız olduğu saplantısına sakın girmeyin.
Bundan sonrasının daha tecrübeli bir huzur, keyifli bir farkındalık, haz dozu yüksek bir iç yolculuk dönemi olduğunu aklınızdan hiç çıkarmayın.
Mitokondrilerinize de egzersiz lazım
İnterval egzersizleri son yılların gözde aktivite çalışmalarından biri. Bu tür egzersizlerin daha kolay ve ciddi, etkili kilo kontrolü sağladığı, daha fazla ve hızlı yağ yakımına yol açması ise popüler olmalarının en önemli nedeni.
Bugün çok daha önemli bir ayrıntıyı sizinle paylaşıyorum: Eğer 50 yaşın üzerindeyseniz şu bilgiyi lütfen aklınızdan hiç çıkarmayın (zaten çıkarmamanız için de sık sık tekrarlayıp duruyorum): Yaşınız ilerledikçe “ne yediğiniz?” değil, “ne yaptığınız?” daha önemli olmaya başlar.
Yedikleriniz ya da yemedikleriniz değil, aktivite/egzersiz alışkanlıklarınız sağlığınızı daha çok etkiler.
Düzenli egzersiz yapmak, mitokondri yaşlanmasını da geciktirir. Daha da mühimi aşırı yaşlanmış mitokondrileri temizleyip yerine yeni ve genç mitokondri üretimini teşvik eder. Böylece enerji düzeyini artırıp metabolizmaya hız ve gaz verdiğini, yani ileri yaşlarda bile olsanız enerjik ve zindelik hissi yüklediğini net ve açık olarak biliyoruz.
Yaşlanma sürecinde günlük aerobik egzersizlerin, özellikle de bu egzersizlerle kombine edilen interval çalışmalarının mühim bir sırrı da yine işte bu “mitokondri mucizesi”nde yatıyor. Nedenini yandaki kutuda okuyacaksınız.
İnterval egzersiz anti aging mi?