Ben hiç şeker tüketmiyorum!

İşim gereği ofisimde çok sayıda “kilo sorunlu” insanla sohbet etme fırsatı bulurum. Neticede de çok farklı kilo hikâyesi dinlemişliğim var. İşte onlardan biriyle; fazla kilolu ve de orta yaşlı bir...

İşim gereği ofisimde çok sayıda “kilo sorunlu” insanla sohbet etme fırsatı bulurum. Neticede de çok farklı kilo hikâyesi dinlemişliğim var. İşte onlardan biriyle; fazla kilolu ve de orta yaşlı bir hanımefendiyle konuşurken dinlediğim bazı cümleler çok dikkatimi çekti. Hanımefendi ısrarla “Hocam yıllardır 1 gram bile şeker tüketmiyorum. Çayıma, kahveme şeker eklemem. İki yıldır çikolata sevgime bile ihanet ediyor, bir tablet bitter dışında çikolata da yemiyorum. Bala, pekmeze veda edeli ise yıllar geçti” demişti. Peki haklı mıydı? Hayır! Bakın o hanımefendiye neler anlattım...

Sorun besinlerdeki ‘gizli şeker’lerde

Zannediyoruz ki sadece çay-kahveye koyduğumuz, yediğimiz tatlılarla kazandığımız, içtiğimiz meyveli, kolalı, gazlı meşrubatlardaki şekeri ve de balı, reçeli, pekmezi kesince şeker sorunu çözülecek.
Bilmiyoruz ki yediğimiz, içtiğimiz ve “masum”, hatta “sağlıklı” zannettiğimiz gıdaların da çoğu aslında şeker kaynıyor.
Ketçabın, kahvaltı gevreğinin, çikolatalı fındıklı ezmenin, “fit” olalım diye tercih ettiğimiz kahvaltılık ürünlerin, aromalı ya da meyveli yoğurtların, bazı salçalar ve konserve gıdaların, kısacası “içinde gram şeker yok!” diye rahatlıkla bahse bile girebileceğimiz pek çok hazır besinde de aslında gizlenmiş şeker var!
Evimizde ellerimizle hazırlayıp şifa niyetine içtiğimiz meyve suları da gırtlağına kadar şeker (früktoz) yüklü! Tam emin değilim ama bir araştırmada “farkında olmadan kazanılan” şeker miktarının günde 40 gram civarında olabileceği hesaplanmış. Yuvarlayıp da “50 gram” yapsak, ayda 1.5, yılda 18 kilo şeker bedenimize sadece bu şekilde giriyor.
Gerisini (yani doğrudan kazanımla bedene yüklenen miktarı) siz tahmin edin! Şimdi anladınız mı “obezite savaşının” zorluğunu ve bu savaşı niçin öyle kolayca kazanamayacağımızı?

Etiketleri dikkatle okuyun

Gıdaları seçerken “etiket okuma” meselesi çok mühim bir ayrıntı.
Gıdaların etiketlerinde de “içinde şeker var dikkat!” yazmıyor tabii ki.
Bazen glikoz diyor, bazen sükroz. Bazen früktoz diyor, bazen laktoz. Bazen de “meyve özü” veya “corn syrup” deyip geçiştiriveriyor. Çünkü şekerin girmediği gıda yok. İçinde şeker bulunmayan ürün bulmak imkânsız neredeyse. Bir uzmana göre “içinde şeker bulunan besinleri kaldırın, süpermarket raflarındaki ürünlerin %80’i yok olur” diyor. Peki, ne yapacağız?
Yapacağımız şey şu: SIFIR ŞEKERLİ BİR YAŞAM asla mümkün olmadığına göre etiketleri okuyup içinde “daha az şeker” bulunan ürünleri tercih edeceğiz.
Tatlılardan vazgeçmeyecek ama “tadına bakmakla” yani “tadında bırakmakla” yetineceğiz. Zor ama denemeye değer…

Bağırsak deyip geçmeyin

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Biyolojik yaşınızı siz belirleyin 21 Kasım 2024 | 580 Okunma Gerçek yaşınız ‘biyolojik yaş’tır 18 Kasım 2024 | 721 Okunma En iyi egzersiz hangisi 16 Kasım 2024 | 1.177 Okunma Sırada ‘yaşlanma tsunamisi’ mi var 14 Kasım 2024 | 385 Okunma Şüpheci olun 07 Kasım 2024 | 495 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar