Bir yaz klasiği: Selülit!
Dahası var: Selülit sadece bir “kadınsal sorun” da değil, erkekler de selülitli olabiliyor. Erkek ve kadın arasındaki sayısal farkın nedeniyse yağ hücrelerinden kaynaklanıyor. Kadınların cilt altı yağ...
Dahası var: Selülit sadece bir “kadınsal sorun” da değil, erkekler de selülitli olabiliyor. Erkek ve kadın arasındaki sayısal farkın nedeniyse yağ hücrelerinden kaynaklanıyor. Kadınların cilt altı yağ hücreleri sayıca erkeklerden çok daha fazla ve erkeklerden farklı olarak bağ dokusuyla dik açılı bağlantılar yapıyor. Bu iki durum da selülit oluşumunu tetikliyor.
İsterseniz sözü daha fazla uzatmadan selülit ile ilgili bilinenleri yeniden bir hatırlayalım. Buyurun...
Selüliti kolaylaştıran 5 neden
◊ Besin seçimleri: Tuzu, yağı, şekeri, unu ve kafeini bol beslenme, selülit oluşumunu kolaylaştıran hataların başında geliyor.
◊ Yaşam tarzı: Hareketsiz bir hayat, tekrarlanan kilo alıp vermeler gibi yanlışlar da selülit oluşumunu tetikliyor.
◊ Hormonlar: İnsülin fazlalığı en mühim hormonal faktörlerden biri. Sorunun kadınlarda daha sık görülmesi ise kadın cinsiyet hormonlarının da bu işte rolü olabileceğini düşündürüyor. Bunu doğrulayan bir başka gözlem ise gebelik, menopoz gibi hormonal değişim süreçlerinde selülit probleminin daha da şiddetlenmesi.
◊ İltihaplanma: Kronik iltihaplanma durumu da önemli bir selülit hazırlayıcısı. Selülitin yoğun olduğu bölgelerde iltihap hücrelerine daha sık rastlanıyor.
◊ Genetik: Bazı ailelerde selülit eğiliminin daha fazla olduğu biliniyor. Özellikle polikistik over’li, insülin dirençli, kilo sorunlu ailelerin hanımlarında selülite yakalanma olasılığı daha fazla.
Selülitin çözümü var mı?
Başlıktaki sorunun cevabı çok açık ve net. Selülitte de “Akıl veren çok, net bir çözüm yok!” kuralı hâlâ geçerli.
Kimi hanımlar kremler ve losyonlarla, kimileri de akustik dalga terapisi, lazer, radyo frekans gibi yaklaşımlarla sorununu çözmeye çalışıyor.
Bromelain, ginkgo biloba veya centella asiatica özlerinden, cilt altı karbondioksit uygulamalarından, mezoterapi girişimlerinden, kolajen enjeksiyonlarından medet umanlar da var.
Ama üzülerek belirtelim ki bugüne kadar gerçekten etkili olabileceği gösterilen herhangi bir tedavi, çözüm ortaya konabilmiş değil.
Görünen o ki akustik dalga terapisi (AWT) ve radyo frekans uygulamaları biraz netice verebiliyor. Diğerleriyle alınan sonuçlar ise maalesef beklenildiği ölçüde yüz güldürmüyor.
Ucuz ama sağlıklı 10 besin