Lütfen mitokondrilerinize kıymayın

Yaşayabilmek için enerjiye ihtiyacımız var. Bedenimiz de zaten kendi enerjisini kendisi üretebilen mükemmel bir sistem. Bu sistemin ana unsurları ise mitokondriler. Enerji üretim merkezlerimiz olan bu minik cihazlar, hücrelerimize...

Yaşayabilmek için enerjiye ihtiyacımız var. Bedenimiz de zaten kendi enerjisini kendisi üretebilen mükemmel bir sistem. Bu sistemin ana unsurları ise mitokondriler.
Enerji üretim merkezlerimiz olan bu minik cihazlar, hücrelerimize konuşlanmış küçük fırıncıklar. Onlara enerji üretim fabrikaları da diyebiliriz.
Özellikle çok çalışan organ ve dokularımız, mesela kalbimiz, beynimiz ve iskelet kaslarımızda bol miktarda mitokondri var. Eğer yeteri kadar mitokondrimiz var ve onlar işlerini adam gibi yapabiliyorlarsa enerji üretiminde pek bir sorun çıkmıyor. Kalbimizin, beynimizin, böbreğimizin, ciğerimizin ya da iskelet kası sistemimizin ihtiyaç duyduğu enerji rahatça ve tıkır tıkır üretilebiliyor. Yeter ki biz kâfi miktarda doğru besin alabilelim ve bedenimize kâfi miktarda oksijeni kazandırabilelim. Ama bu işin de küçük bazı istisnaları var ve maalesef bu istisnalar giderek büyüyen bir problem olma yolunda.
Sorunumuz şu: Çoğumuz farkında olmadan mitokondrilerimizi zehirliyoruz. Daha da önemlisi onlara adeta işkence ediyoruz. Nedenine gelince, buyurun...

Mitokondri zararlıları hangileri

Kullandığımız ilaçların çoğu birer mitokondri zararlısı. Mesela kolesterol düşüren statinler, mikrop öldüren kinolonlar, ağrı kesen parasetamoller...
Ağır metallerin de tamamı birer mitokondri zehri. Cıva, arsenik, kurşun mitokondrilerin amansız düşmanları. İçtiğiniz ve soluduğunuz sigara dumanındaki toksinler, keyif almak için yudumladığınız alkoller, kirli şehir havasıyla ciğerlerinize dolan çevresel toksik kimyasallar da birer mitokondri zararlısı.
Peki ne yapacağız? Yanıtı aşağıdaki kutuda...

Nasıl korunacak?

Her şeyden önce gereksiz yere ilaç yutmayacağız. Bitkisel destekleri, vitamin, mineral haplarını bile rastgele kullanmayacağız. Ağır metallerden uzak durmaya gayret edeceğiz. Bol bol temiz hava soluyacak, sağlıklı ve doğal şeyler yemeye gayret edeceğiz. Bu arada biraz daha özenli davranıp bedenimizi daha fazla “mitokondri dostu maddelerle” doldurmaya özen göstereceğiz. Magnezyum, alfa lipoik asit, koenzim Q10, glutation, resveratrol, B vitamini, demir, çinko, selenyum zengini besinlere öncelik tanımaya çalışacağız.
Üzüm çekirdeğindeki resveratrol, elmadaki kuvarsetin, deve dikenindeki silimarin ve zerdeçaldaki kurkuminlerin yani bitkisel antioksidanların da birer mitokondri dostu olduğunu unutmayacağız.
Ve son bir not: Lütfen oksijenle temas eden her şey gibi mitokondrilerinizin de zamanla paslanabileceğini, bedeninizdeki her canlı unsur gibi onların da zaman içinde yaşlanabileceğini unutmayın. Yaşlanan mitokondrilerinizi temizlemek ve daha çok ve genç mitokondri kazanabilmek için kardiyo egzersizlerinden, yani fitness çalışmalarından (aerobik çalışmalar) daha sık ve bol yararlanmaya gayret edin.

Mitokondriler hastalanınca ne oluyor?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Biyolojik yaşınızı siz belirleyin 21 Kasım 2024 | 580 Okunma Gerçek yaşınız ‘biyolojik yaş’tır 18 Kasım 2024 | 721 Okunma En iyi egzersiz hangisi 16 Kasım 2024 | 1.177 Okunma Sırada ‘yaşlanma tsunamisi’ mi var 14 Kasım 2024 | 385 Okunma Şüpheci olun 07 Kasım 2024 | 495 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar