Omega-3 depresyonu önler mi?
Omega-3 yağları DHA ve EPA, sadece bedenimiz için kazanılması zorunlu mikrobesinler değiller. Ruh sağlığımız için de bu ikiliye ihtiyacımız var. Özellikle depresyonla mücadelede omega-3 yağlarının...
Omega-3 yağları DHA ve EPA, sadece bedenimiz için kazanılması zorunlu mikrobesinler değiller. Ruh sağlığımız için de bu ikiliye ihtiyacımız var. Özellikle depresyonla mücadelede omega-3 yağlarının önemli olduklarını gösteren pek çok güvenilir kanıta sahibiz.
Başlıktaki soruyu hiç tereddüt etmeden hem de güçlü bir şekilde “evet!” diye yanıtlayabilirsiniz.
Nedeni şu: Omega-3 yağlarının sağlığımız için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduklarını hepimiz öğrendik.
Daha çok omega-3 depolamak için daha çok ve sık yağlı balık yiyor, bol bol ceviz tüketip semizotu salatasına yükleniyoruz.
Bütün bunlar iyi, güzel şeyler. Tamam ama bir konuda hâlâ yeteri kadar bilgilenemediğimiz kesin.
O konu da şu: Omega-3 yağları DHA ve EPA, sadece bedenimiz için kazanılması zorunlu mikrobesinler değiller. Ruh sağlığımız için de bu ikiliye ihtiyacımız var.
Özellikle depresyonla mücadelede omega-3 yağlarının önemli olduklarını gösteren pek çok güvenilir kanıta sahibiz.
Mesela 2010’da Journal of Clinical Psychiatry dergisinde yayınlanan bir çalışma var.
Çalışma Francois Lesperance ve arkadaşları tarafından yapılmış, omega-3 desteğinin majör depresyonla mücadelede de işe yarayabilecekleri net ve açık olarak gösterilmiş.
Omega-3 yağlarının ruh sağlığı için de çok mühim doğal ilaçlar olduklarını gösteren çalışmalar sadece bununla da sınırlı değil.
Daha pek çok çalışma var ve bunların neredeyse tamamına yakınında düzenli omega-3 takviyesi kullanan depresyonluların ruhsal durumlarında ciddi iyileşmeler saptanmış.
Özeti şu: Omega-3 yağları, DHA ve EPA sadece bedene değil, ruha da güç, kuvvet, destek hatta şifa veriyor.
Yeterince omega-3 rezerviniz yoksa ruh sağlığını sürdürmeniz de riske girebiliyor.
BağışIklığımızı güçlendiren 6 doğal ilaç
1. Pelargonium sidoides: Güney Afrika’da yetişen bir tür akasyanın köklerinden elde edilen özler müthiş bir bağışıklık uyarıcısı ve virüs savaşçısı.
2. Sambucus nigra: Bizde kara mürver olarak biliniyor. İstanbul’da pek çok bahçede doğal olarak bulunan bir bitki. Her yıl küçük mor meyvelerini cömertçe veriyor. Koyu mor meyvelerin içindeki antioksidan güç aynı zamanda etkili bir bağışıklık uyarıcısı. Antiviral etkisi de var, virüsleri etkiliyor.
3. Ekinezya: Ekinezya bir yıl gözden düşerken, ertesi yıl yeniden parlıyor. Şurupları, hapları var. Bulabilirseniz köklerini ince kıyıp demleyin, çay olarak tüketin.
4. Çörek otu: Yapısındaki olağanüstü kimyasallar çörek otunu da, yağını da her gün biraz daha önemli hale getiriyor. Bence en doğrusu onu öğüterek azıcık süzme bal ile karıştırıp yemek. Çörek otunu öğüttükten sonra haşlayarak demleyip çayını da yapabilirsiniz.
5. Ihlamur: Geleneksel şifalı bitkiler listemizin değişmesi. Asıl şifası ise çiçeklerinde. Kurutulmuş çiçeklerini haşlayarak demleyebilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken bir ayrıntı var: Çiçekleri kuruturken ışığa maruz bırakmayın.
6. Ginseng: Bizde yok. En çok Uzak Doğu’da, Uzak Asya’da yetişiyor. Amerikalısı, Sibiryalısı, Korelisi var. Toz, tablet ve kapsül formları eczanelerde satılıyor.
5 ünlü egzersiz efsanesi
Egzersizle kilo verilmez!
En yaygın ve yanlış efsanelerden biridir bu. Oysa egzersiz bilinçli ve düzenli yapıldığında kilo kaybı için de, kaybedilen kiloları yeniden almamak için de bir garanti gibidir. Düzenli egzersiz yapmak özellikle insülin direncine bağlı göbek bölgesi yağlanmalarında mükemmel sonuçlar verir. Ayrıca ne kadar sık ve çok egzersiz yaparsanız o kadar yeni ve genç mitokondri üretip o kadar çok kalori yakarsınız. Egzersiz kaslarınızda mitokondri üretimini uyaran bir proteinin üretimini artıran en etkili ilaçtır. Egzersiz yaparken ne kadar fazla kas grubunuz çalışıyorsa, mitokondri üretiminiz ve enerji kaybınız o kadar artar. Kas dokunuz ne kadar fazlaysa egzersizle yakacağınız kalori miktarı o oranda yükselir. Kısacası egzersiz alışkanlığı etkili bir kilo freni gibidir.