Testosteron azalınca bakın neler oluyor
Tıbbi adı “hipogonodizm” veya “düşük/yetersiz testosteron” sorunu. Başka tanımlamalar da kullanılabiliyor. Problemin ilk belirtisi ise “cinsel arzunun azalması”. Ne var ki testosteronun düşmesi sadece cinsel...
Tıbbi adı “hipogonodizm” veya “düşük/yetersiz testosteron” sorunu. Başka tanımlamalar da kullanılabiliyor. Problemin ilk belirtisi ise “cinsel arzunun azalması”. Ne var ki testosteronun düşmesi sadece cinsel performansın eski gücünü kaybetmesi ile sınırlı kalmıyor. Başka sorunları da beraberinde getiriyor. Mesela mı? İnsülin direncini tetikleyip kilo sorununu devreye sokabiliyor, yetişkin şeker hastalığına giden yolun ilk adımlarını bile oluşturabiliyor. Kemik bütünlüğünü zayıflatma ve kemik kırılganlığı sorununu arttırma riskine zemin hazırlayabiliyor. Uyku eksikliğine, uyku kalitesinde düşmeye, kısacası uyku sorunlarına yol açtığı da biliniyor. Kas gücü ve kas kitlesinde azalma, çabuk yorulma da sık görülen sorunlar. Problemin yaşam enerjisi ve arzusunda düşme, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık eğilimi gibi sorunlarda çoğalma, daha kolay sinirlenme ve öfke patlamaları gibi problemleri beraberinde getirdiği de kesin. İşte bu nedenle orta yaş ve yaşlanmanın sağlık sorunlarıyla uğraşan hekimler bu eksikliği gidermenin ama bunu yaparken de hastaya zarar vermemenin çarelerini arıyor. Üroloji uzmanlarının özellikle üroandroloji alanında yoğunlaşanların “düşük testosteron sorunu” ile giderek daha çok ilgilenmelerinin nedeni de bu zaten.
UTANMAYIN VE MUTLAKA YARDIM İSTEYİN
Neden ve nasıl oluşursa oluşsun “testosteron eksikliği” önemli ve can sıkıcı bir sorun. Özellikle 40-60 yaş kuşağında bir erkekseniz testosteron düşüklüğü hayat kalitenizi ciddi biçimde düşürebilir. Kilo almayla başlayan sorunlar obezite ve şeker hastalığı ile yorgunluk ve isteksizlikle başlayan duygular yerleşik depresyonla, uykusuzlukla başlayan olumsuz problemler gün boyu devam eden halsizlik, isteksizlik ve yorgunlukla neticelenebilir. Özetle, probleme sadece cinsel bir sorun gibi bakmak son derece yanlış bir yaklaşım. Netice şu: Yukarıda özetlemeye çalıştığım sorunlardan bazıları sizde de varsa bir üroandroloji uzmanından yardım istemeyi düşünün.
İYODA İHTİYACIMIZ VAR MI?
Soruyu “Eğer Türkiye’de yaşıyorsanız evet var!” diye yanıtlamanız lazım. Nedeni şu: Suyumuz, toprağımız, dolayısıyla besinlerimiz iyot bakımından yetersiz. İyot eksikliği çeken tek ülke de biz değiliz. Dünya nüfusunun neredeyse % 70’i iyot eksikliğinden etkileniyor. İyot eksikliği öncelikle de tiroit bezinin fonksiyonlarını aksatıyor. Çünkü bezin ürettiği T3 ve T4 hormonlarının ana maddesini iyot oluşturuyor. Eğer her gün 150 mikrogram civarında iyot kazanımınız yoksa tiroit beziniz yeterince hormon üretemiyor. Neticede guatr ve bazen de hipotiroidi, yani tiroit tembelliği ortaya çıkabiliyor. İyot eksikliğinin baş ağrısı, yorgunluk, unutkanlık, cilt kuruluğu, bağışıklık zayıflığı, depresyon eğilimi gibi sonuçları da var. Peki sizin iyot rezervleriniz ne durumda? İyot eksikliğini anlamanın en kolay yolu idrar testi ile iyot eksikliği mevcudiyetini araştırmak. Eğer ciddi bir iyot eksikliği söz konusuysa da bunu besinler veya desteklerle yerine koymak lazım. Peki bu işin en güvenli yolu hangisi?