Türkiye sayesinde Fransa ve Almanya seçimlerinde demokrasi kazanacak
2017 yılı AB açısından çok önemli bir seçim yılı olacak! Hatta AB üyesi bazı ülkelerde gündeme gelecek olan seçimler AB'nin demokrasi açısından vereceği bir sınav olarak da...
2017 yılı AB açısından çok önemli bir seçim yılı olacak! Hatta AB üyesi bazı ülkelerde gündeme gelecek olan seçimler AB'nin demokrasi açısından vereceği bir sınav olarak da görülebilir. Hızla yükselen aşırı sağ bu başarısını sürdürürse “iyi geceler AB!” demek zorunda kalabiliriz. Dileğimiz AB üyesi ülkelerde demokrasinin ve AB değerlerinin kazanması. Aşırı sağcı partiler sadece AB karşıtı değiller aynı zamanda tüm AB değerleri ile çelişmekteler. İnsan hakları alanında ne kadar sorunlu olduklarını sığınmacılara yönelik politikalarında açıkça görmekteyiz.
AB genelinde yükselen aşırı sağcı parti ve hareketler aynı zamanda İslam düşmanlığı açısından da vahim bir durum yaratmaktalar. Müslümanlarla ve özellikle Türklerle sorunlu olan bu aşırı sağdan cesaret alan ırkçılar Müslümanlara yönelik saldırılarını da artırdılar. Son iki yıl içinde çok sayıda camii ve dernek saldırıya uğradı. AB ülkelerinde gündeme gelen bu saldırılar haklı olarak tüm demokratları kaygılandırmakta.
1945 yılında ağır bedeller ödeyerek faşizmin pençesinden kurtulabilen Avrupa'da “faşizm yeniden canlanmaya” başladı.
İşte bu açıdan 2017 yılında AB üyesi bazı ülkelerde yapılacak seçimler demokrasi adına büyük önem taşımakta! Hatta AB'nin geleceğini belirleyecek seçimler olmaya adaylar. Özellikle Fransa ve Almanya seçimleri bu açıdan en önemli sınavlar olacak.
AB için önem taşıyan ilk seçim Hollanda'da olacak. Mart ayındaki bu seçimde maalesef aşırı sağcı Geert Wilders'in Özgürlük Partisi'nin (PVV) seçimlerde oylarını artırması beklenmekte. Wilders'in partisi İslam, göç, sığınmacılar ve AB karşıtı politikaları ile AB demokrasisi için var olan tehditler arasında yer almakta. Geçmişte demokrasi söz konusu olduğunda örnek gösterilen ülkelerden biri olan Hollanda'nın günümüzde aşırı sağın kalelerinden biri olma yolunda olması çok üzücü. Bu durum AB'nin geldiği tehlikeli konumu da göstermekte. Hiç olmazsa şimdilik Wilder'in tek başına iktidar olması söz konusu olmadığı bu seçim sonrasında dileğimiz aşırı sağcı bakanların olmadığı bir hükümet kurulabilecek koalisyonların mümkün olması. Hollanda için tek tesellimiz bu olabilir.