Türkiye'ye karşı dürüst olun
Geçtiğimiz hafta AKPM'de ve AP'de Türkiye üzerine oldukça çok konuşuldu. Ardından AB Dışişleri Bakanları ve AB Zirvesi de Türkiye'yi konuştu. Türkiye'de çok demokratik ve şeffaf bir şekilde...
Geçtiğimiz hafta AKPM'de ve AP'de Türkiye üzerine oldukça çok konuşuldu. Ardından AB Dışişleri Bakanları ve AB Zirvesi de Türkiye'yi konuştu. Türkiye'de çok demokratik ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilen anayasa referandumu hakkında herkes bir şeyler söyledi. AKPM ve AP'de her zamanki gibi “Türkiye karşıtlığı” adına “gerçek dışı” çok sayıda iddiada bulunuldu. Türkiye'de milletin verdiği karara “saygı duymayanlar” kendilerini “demokrat” diye tanımlarken yüzleri kızarmadı.
Aynı şekilde Avrupa'nın “aşırı sağcı” partilerini temsil eden milletvekillerinin Türkiye'den bahsederken “demokrasi kelimesini ağızlarına almaları da aslında Avrupa adına tam bir “komediydi”. Kendi ülkelerinde “Avrupa Birliği düşmanlığı” yapan, “sığınmacılara ateş edilerek sınırda durdurulmalarını” öneren, seçim konuşmalarında “Hitler faşizmini” öven, Avrupa'da demokrasiyi sorunların “ana kaynağı” ilan ederek Avrupa'yı Mussolini, Franco ya da Hitler “karanlıklarına” geri döndürmek isteyen ve sığınmacı yurtlarının, camilerin ve de yabancıların saldırıya uğramasını bugüne kadar tek bir kelime ile kınama ihtiyacı bile duymamış olan bu milletvekilleri mi “Türkiye'ye Avrupa'yı yasaklayacak”? Avrupa'nın “anti-demokrat”, “faşizm özentisi” ve “insan hakları cahili” aşırı sağcılar mı Avrupalı?
Aslında Türkiye'yi ve Türkiye'de yapılan anayasa referandumunda “evet” oyu kullananları “AB değerleri ile ters düşmekle suçlayan milletvekillerine ve yöneticilere sormak lazım AB'de “sığınmacıları polis vursun” diyenler AB değerlerine sadık politikacılar mı?
Geert Wilders ve Marine Le Pen gibi adayları seçenler ya da “AfD”, “Front National”, “Partij voor de Vrijheid (PVV)”, ve “Ukip” gibi partileri iktidara taşımak için oy verenler mi AB değerlerini “temsil edenler”?