HEP BİR AYARTAN, BAŞTAN ÇIKARAN
İrem Derici’nin hayatındaki adamın eski sevgilisinin açıklamaları vardı pazartesi günü her yerde.Özeti, “Derici erkek arkadaşımı baştan çıkarmak için çok şey yaptı, elimde...
İrem Derici’nin hayatındaki adamın eski sevgilisinin açıklamaları vardı pazartesi günü her yerde.
Özeti, “Derici erkek arkadaşımı baştan çıkarmak için çok şey yaptı, elimde çirkin görüntüleri ve yazışmaları var” dedi.
Yani ilişkisi olan bir adamı baştan çıkaran fettan bir kadın portresi çizildi bir başka kadın tarafından.
İsimler hiç önemli değil, aldatılmak da kötüdür ama bu bakış açısına her zaman karşı çıktım.
Ayarttığı söylenen kadın istediği kadar fettan olsun, sevgisi gerçek olan biri düşmez oyunlara.
Ayarttığı söylenen kadın istediği kadar ısrarcı olsun, seven bir adam, o kadının dans ekibinden ayrılır, telefonunu ve gerekirse adresini değiştirir.
Yani ayartan kadın ne kadar fettan olursa olsun, erkek ilişkisinin arkasında ve sağlam durursa sorun olmaz, ilişki bitmez, iyiler kazanır!
Her aldatma vakasında, öteki kadını suçlamak yerine dönüp biraz da hayatınızdaki adamın kaypaklığını sorgulasanız olmaz mı?
Büyüyünce Murat olacak bu da
Niğde’de ‘Naylon poşet parasını protesto etmek için markete eşekle giden adam’ diye haber oldu her yere.
Gerçek ortaya çıktı, müşteri değil, marketin müdürüymüş o kişi.
Polis çağırınca, “Yok şaka yaptım” falan diye kıvırdı ama derdi reklam yapmaktı, başardı da bir miktar.
Bu tip adamlar tıpkı ‘MasterChef’ Murat gibi gündem uyanığı olan insanlar, gündemden bir fayda sağlamanın yolunu arıyorlar.
O market müdürüne dikkat etmek lazım, bu uyanıklıkla ileride yerel bir Murat olur, papağan değilse de başka kuş öldürür...
Bu ülkenin adsız kahramanları
Bu ülkenin adsız kahramanları var, ayna karşısında poz veren, “Artık bakire değilim” diye sosyal medya mesajları yazanlar kadar tanınmıyorlar. Gördüğünüz fotoğraf, geçtiğimiz sene 10 Temmuz’da çekildi.
Dicle Nehri’nde sular yükselince bir adacıkta mahsur kalan 12 kadın ve çocuğun yardımına koştu Jandarma Genel Komutanlığı helikopteri.
Hiç teçhizat kullanmadan, tecrübelerine güvenerek indiler o adacığa, 12 insanı ölümden kurtardılar.
Helikopteri üreten Sikorsky firması bu cesaret ve yeteneği ödüllendirdi geçtiğimiz günlerde.
Binbaşı Akın, Yüzbaşı Sava ve Kıdemli Çavuş Kızıl’a özel bir sertifika verildi.
Bu ülkenin adsız kahramanları var, siz de başardıklarını bilin istedim...
Burası Türkiye, Vietnam değil
Mars Group Türkiye CEO’su Dong Won Kwak’ın, İstanbul’a tayin olmadan önceki durağı Vietnam sicilini araştırdım.
Bugün komedi dışındaki filmlerin öneminden bahsediyor ya Mars Group, Kwak’ın Vietnam’daki en büyük başarısı Em Chua adlı bir komedi projesi olmuş.
Daha ilginç olanı şu, Kwak, Vietnam’da seyirciyi salonlara döndürmek için yerli yapımcılarla iş birliğini anlatmış başarısının sırrı olarak.
O zaman bunu söyleyen adam, Türkiye’nin en başarılı yapımcılarını karşısına almayı tercih ediyor.
Daha bir sürü çelişkiden bahsetmek mümkün ama asıl önemli olan noktayı kaçırmamak lazım.
Vietnam’da Türkiye’deki gibi bir film endüstrisi yok.
Eski alışkanlıklar, propaganda kokulu savaş yapımları üzerine kurulup giden üretimsiz bir sektör Vietnam sinema sektörü.
Her sene ABD’den 150-160 film ithal ederek gişe yapmaya alışmış bir sektöre karşın, Türkiye’de ABD yapımlarından kat ve kat fazla gişe...
Sonuç mu? Mars Group’un en büyük yanılgısı seyirciyi kendisinin zannetmek... “Seyircimizi filmsiz bırakmayız” gibi cümleler kuruyorlar.
Oysa o Cem Yılmaz’ın, Yılmaz Erdoğan’ın seyircisi... Mars sadece bir aracı, belirleyici faktör değil.
Bunu anlasalar sorun çok daha kolay çözülecek.
Palu Ailesi’ne gülünmez, oturup ağlanır
Palu Ailesi diye bir garabet, bir vahşet zincirini konuşuyoruz günlerdir.
Cinayet, tecavüz, işkence, cin, ne arasanız var içerisinde.
Hal böyle olunca sosyal medyada çok konuşuldu mesele, caps’ler yapıldı ama gülünecek bir durum yok ortada.
Hatta oturup ağlamamız lazım, İstanbul’un burnun dibinde bu yaşananlara.
O kadar eğitim verilememiş ki insanlara bir ruh hastası ve caninin oyuncağı olmuşlar kolayca.
Bir cinayet soruşturması o kadar kötü yapılmış ki, azmettiren cani, tetiği çeken saf değil “Cinayeti ben işledim” diyen adam hapse gitmiş.
İşkence ve tecavüzden kaçan çocuğu konuşturamayıp, celladına teslim etmişiz hep birlikte.
Ve en acısı Müge Anlı’nın programı olmasa asla öğrenemeyecektik tüm bu yaşanan rezaleti.
O yüzden gülmek saçma bir eylem, oturup ağlamamız lazım...
Özeti, “Derici erkek arkadaşımı baştan çıkarmak için çok şey yaptı, elimde çirkin görüntüleri ve yazışmaları var” dedi.
Yani ilişkisi olan bir adamı baştan çıkaran fettan bir kadın portresi çizildi bir başka kadın tarafından.
İsimler hiç önemli değil, aldatılmak da kötüdür ama bu bakış açısına her zaman karşı çıktım.
Ayarttığı söylenen kadın istediği kadar fettan olsun, sevgisi gerçek olan biri düşmez oyunlara.
Ayarttığı söylenen kadın istediği kadar ısrarcı olsun, seven bir adam, o kadının dans ekibinden ayrılır, telefonunu ve gerekirse adresini değiştirir.
Yani ayartan kadın ne kadar fettan olursa olsun, erkek ilişkisinin arkasında ve sağlam durursa sorun olmaz, ilişki bitmez, iyiler kazanır!
Her aldatma vakasında, öteki kadını suçlamak yerine dönüp biraz da hayatınızdaki adamın kaypaklığını sorgulasanız olmaz mı?
Büyüyünce Murat olacak bu da
Niğde’de ‘Naylon poşet parasını protesto etmek için markete eşekle giden adam’ diye haber oldu her yere.
Gerçek ortaya çıktı, müşteri değil, marketin müdürüymüş o kişi.
Polis çağırınca, “Yok şaka yaptım” falan diye kıvırdı ama derdi reklam yapmaktı, başardı da bir miktar.
Bu tip adamlar tıpkı ‘MasterChef’ Murat gibi gündem uyanığı olan insanlar, gündemden bir fayda sağlamanın yolunu arıyorlar.
O market müdürüne dikkat etmek lazım, bu uyanıklıkla ileride yerel bir Murat olur, papağan değilse de başka kuş öldürür...
Bu ülkenin adsız kahramanları
Bu ülkenin adsız kahramanları var, ayna karşısında poz veren, “Artık bakire değilim” diye sosyal medya mesajları yazanlar kadar tanınmıyorlar. Gördüğünüz fotoğraf, geçtiğimiz sene 10 Temmuz’da çekildi.
Dicle Nehri’nde sular yükselince bir adacıkta mahsur kalan 12 kadın ve çocuğun yardımına koştu Jandarma Genel Komutanlığı helikopteri.
Hiç teçhizat kullanmadan, tecrübelerine güvenerek indiler o adacığa, 12 insanı ölümden kurtardılar.
Helikopteri üreten Sikorsky firması bu cesaret ve yeteneği ödüllendirdi geçtiğimiz günlerde.
Binbaşı Akın, Yüzbaşı Sava ve Kıdemli Çavuş Kızıl’a özel bir sertifika verildi.
Bu ülkenin adsız kahramanları var, siz de başardıklarını bilin istedim...
Burası Türkiye, Vietnam değil
Mars Group Türkiye CEO’su Dong Won Kwak’ın, İstanbul’a tayin olmadan önceki durağı Vietnam sicilini araştırdım.
Bugün komedi dışındaki filmlerin öneminden bahsediyor ya Mars Group, Kwak’ın Vietnam’daki en büyük başarısı Em Chua adlı bir komedi projesi olmuş.
Daha ilginç olanı şu, Kwak, Vietnam’da seyirciyi salonlara döndürmek için yerli yapımcılarla iş birliğini anlatmış başarısının sırrı olarak.
O zaman bunu söyleyen adam, Türkiye’nin en başarılı yapımcılarını karşısına almayı tercih ediyor.
Daha bir sürü çelişkiden bahsetmek mümkün ama asıl önemli olan noktayı kaçırmamak lazım.
Vietnam’da Türkiye’deki gibi bir film endüstrisi yok.
Eski alışkanlıklar, propaganda kokulu savaş yapımları üzerine kurulup giden üretimsiz bir sektör Vietnam sinema sektörü.
Her sene ABD’den 150-160 film ithal ederek gişe yapmaya alışmış bir sektöre karşın, Türkiye’de ABD yapımlarından kat ve kat fazla gişe...
Sonuç mu? Mars Group’un en büyük yanılgısı seyirciyi kendisinin zannetmek... “Seyircimizi filmsiz bırakmayız” gibi cümleler kuruyorlar.
Oysa o Cem Yılmaz’ın, Yılmaz Erdoğan’ın seyircisi... Mars sadece bir aracı, belirleyici faktör değil.
Bunu anlasalar sorun çok daha kolay çözülecek.
Palu Ailesi’ne gülünmez, oturup ağlanır
Palu Ailesi diye bir garabet, bir vahşet zincirini konuşuyoruz günlerdir.
Cinayet, tecavüz, işkence, cin, ne arasanız var içerisinde.
Hal böyle olunca sosyal medyada çok konuşuldu mesele, caps’ler yapıldı ama gülünecek bir durum yok ortada.
Hatta oturup ağlamamız lazım, İstanbul’un burnun dibinde bu yaşananlara.
O kadar eğitim verilememiş ki insanlara bir ruh hastası ve caninin oyuncağı olmuşlar kolayca.
Bir cinayet soruşturması o kadar kötü yapılmış ki, azmettiren cani, tetiği çeken saf değil “Cinayeti ben işledim” diyen adam hapse gitmiş.
İşkence ve tecavüzden kaçan çocuğu konuşturamayıp, celladına teslim etmişiz hep birlikte.
Ve en acısı Müge Anlı’nın programı olmasa asla öğrenemeyecektik tüm bu yaşanan rezaleti.
O yüzden gülmek saçma bir eylem, oturup ağlamamız lazım...
Türkiye’nin en acı şiddet tablosu
22 Kasım 2024 | 198 Okunma
Ya islam ordusunun askerleriyiz deselerdi...
20 Kasım 2024 | 2.992 Okunma
Provokasyona en açık fay…
17 Kasım 2024 | 148 Okunma
Trump ve el yıkamayan bakanı
15 Kasım 2024 | 546 Okunma
Kambur
13 Kasım 2024 | 542 Okunma
TÜM YAZILARI