İstanbul’u kurmak, Fatih’ten Ulubatlı’ya oradan Adnan Menderes’e...
Türkiye’de İstanbul Fethi’nin muhafazakâr camiada, İstanbul’un Kurtuluşu’nun, laik kesimlerde önemsendiğine dair genel bir kabul vardır.Bilginini olmadığı yerde, peşin kabuller de olur, tarihin sadece bir...
Türkiye’de İstanbul Fethi’nin muhafazakâr camiada, İstanbul’un Kurtuluşu’nun, laik kesimlerde önemsendiğine dair genel bir kabul vardır.Bilginini olmadığı yerde, peşin kabuller de olur, tarihin sadece bir kısmını benimseme çabası da.Oysa İstanbul’un Fethi ve sonraki asılarda yaşananlar bambaşka bir hikâye anlatır bize.Mesela Padişah Abdülhamit’in İstanbul’un Fethi kutlamasına izin vermediğini söylemek sadece slogan üretmeye yarar, gerçekte ne olduğunu bakınca biraz hüzün biraz başka türlü düşünme ihtiyacı duyar insan.“Biz, İstanbul’u Rumlardan zapt ettik. Fetih günü onlar matem tutmak isterler. Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz. Benim zamanımda bir kere İstanbul’un fethi günü merasim yapmak istediler. Ben bu hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim. Bunlar hikmet-i hükûmettir, çünki her hükûmet teb’asının hepsinin hissiyatını da rencide etmemeğe çalışmalıdır.Özellikle “Teb’anın hepsinin hissiyatını rencide etmemeğe çalışmak” sözüne dikkat etmek lazım.Birileri beğenmedi diye Melek Mosso konserini iptal eden Isparta Belediyesi ders alır mı acaba bu...