Türkiye’nin hazırlıksız yakalandığı kriz...
Her şey, 15 Temmuz 1974 sabahı Lefkoşa’dan Ankara’ya ulaşan bir “darbe” mesajıyla başladı. Darbenin Kıbrıs Adası’nın Yunanistan’a bağlanmasına yönelik olduğu öngörüsü...
Her şey, 15 Temmuz 1974 sabahı Lefkoşa’dan Ankara’ya ulaşan bir “darbe” mesajıyla başladı. Darbenin Kıbrıs Adası’nın Yunanistan’a bağlanmasına yönelik olduğu öngörüsü ile ardı ardına toplantılar yapıldı. 16 Temmuz’da saatler 03.30’u gösterirken Hükümet, orduya Ada’ya yapılacak askeri müdahale ile ilgili yazılı emrini verdi.
Saat 10.00’da Genelkurmay’da yapılan dört saatlik toplantı ise çıkarmanın kaderini değiştirecekti.Başlarken: Karasakalın gözünden...“Türkiyelilere” Kıbrıs’ta “Karasakal” denilir.Bu ifadeyi ilk duyduğumda 18 yaşındaydım ve direkt hakaret olarak algılamıştım. Kuzey Kıbrıs’a ilk kez giden her “Türkiyeli” gibi, biraz “kurtarıcı” gibi hissediyor, itiraf edemesem de minnet bekliyordum.Böyle olan sadece ben değildim, 1987’de Mağusa’da okul takımlarının karşı karşıya geldiği bir Dostluk Turnuvası düzenlendi.
Doğu Akdeniz Üniversitesi’yle Girne Türk Öğretmen Koleji’nin oynadığı maçta önce saha karıştı, sonra tribünler.O gün sloganlar atarak Namık Kemal Meydanı’nı trafiğe kapattığımızı hatırlıyorum, bir de gözaltına alınan “Türkiyeli öğrencileri” karakoldan kurtarmak adına Suriçi Karakolu’nun önünde eylem yaptığımızı...Böyle bir ruh hali içerisinde Karasakal sözünü...