‘Yarbay Mustafa Kemal’, Sultanım...
Twitter’da, “Sultan Abdül-hamid’in yaptırdığı hastaneler, denizaltılar, tüfek, mühimmatlar ve Osmanlı halkı olmasaydı Yarbay Mustafa Kemal ne yapabilirdi?” diye sordunuz ya Sultanım, Belli ki Osmanlı askeri...
Twitter’da, “Sultan Abdül-hamid’in yaptırdığı hastaneler, denizaltılar, tüfek, mühimmatlar ve Osmanlı halkı olmasaydı Yarbay Mustafa Kemal ne yapabilirdi?” diye sordunuz ya Sultanım,
Belli ki Osmanlı askeri tarihi konusunda biraz ders çalışmanız lazım. Size karınca kararınca bir faydam olsun diye ayrıca yazdım. Denizaltı konusunda Osmanlı dünyada bir ilki gerçekleştirmiştir ama sizin sandığınız gibi değil.
Yarbay Mustafa Kemal’in, tartışmayı başlattığınız Çanakkale’de ne yaptığını da anlatayım size:
Düşman kuvvetleri, Osmanlı ordularını komuta eden Alman generallerin sandığı gibi Bolayır’dan değil, Yarbay Mustafa Kemal’in, söylediği ve önlem aldığı Anafartalar’a çıkartma yaptı. O önlem olmasaydı İstanbul 1918’de değil 1915’te işgal edilmiş olacaktı Sultanım.
Yarbay Mustafa Kemal olmasaydı büyük bir ihtimalle sizinle ortak bir ülkemiz olmayacaktı Sultanım. Bir başka seçenek, eğer taht devam ediyor olsaydı, ben size itiraz ettiğimde, tahminen kellem gidecekti. Yarbay Mustafa Kemal’in yapabildikleri sayesinde şimdi sadece Allah’a kulluk ediyoruz biz.
Sonra Sultanım, Yarbay Mustafa Kemal, sandığı koydu bu milletin önüne. Kasımpaşa’dan ‘Kaptan Amca’nın oğlu, işte o sandık sayesinde çıktı Cumhuriyetin en üst makamına. Daha önce de çobanlık yapan bir genç oturmuştu o koltuğa. Ne gurur verici tüm ülke adına...
Sultanım, kadınlar için en üst makam Valide Sultan makamıydı bir zamanlar. Yarbay Mustafa Kemal’den sonra bu da değişti.
Artık kan bağından dolayı değil, millet inanır ve güvenirse, kadınlar, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, olabiliyor. Tahminen siyasete girme fikriniz var, girdiğinizde, bunu daha iyi anlayacağınızı umuyorum.
n 2013’te ‘Kim Milyoner Olmak İster’ yarışmasına katıldıktan sonra gazetelerde, “Cumhuriyet çocuğu olarak Osmanlı’nın devamıyız” cümlelerinizi okumuştum. Hatta Neslişah Sultan’ın anılarına atıfta bulunarak, “Sultan Vahdettin dahi Atatürk hakkında tek kelime söylememişken bizim haddimize değil yani...” demiştiniz. Nilhan Osmanoğlu olarak tavrınız neden değişti acaba?