Adalet ve yürüyüş!
Kılıçdaroğlu'nun başlattığı "Adalet Yürüyüşü" devam ediyor.Ana muhalefet lideri bu yürüyüşü başlattığı için doğal olarak iktidar bu yürüyüşten...
Kılıçdaroğlu'nun başlattığı "Adalet Yürüyüşü" devam ediyor.Ana muhalefet lideri bu yürüyüşü başlattığı için doğal olarak iktidar bu yürüyüşten rahatsızlık duyuyor ve karşı çıkıyor.'Adaleti yolda aramak doğru değildir, sorunların çözüm yeri TBMM'dir' şeklinde açıklamalar yapılıyor.Aslında adalet, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı TBMM'de yapılan son değişiklikle yüce yargının oluşturma biçimi üzerinden en büyük yarayı aldı.Diğerleri bir yana HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin oluşturulma biçimiyle adaletin herkes için değil iktidar mensupları için olduğu ortaya konmuş oldu!Adalet ya da FETÖ sorunu!Yandaş yazar/çizer takımı ise ana muhalefetin adalet yürüyüşünü FETÖ üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışıyor!Bu kesime göre ortada bir "adalet" sorunu yoktur, FETÖ sorunu vardır!Onlara göre sanki Ergenekon/Balyoz/Casusluk davaları Türkiye'de yaşanmamıştır.Sanki bunlar bundan kısa bir süre önce FETÖ'cü savcı Zekeriya Öz'ün 'heykelinin dikileceğini' söyleyen kesim değiller.Dahası sanki bunlar değil de başkaları FETÖ'cülerin altına zırhlı Mercedes, emrine de devleti tahsis etmediler.Adalet ve devlet!Devleti devlet yapan ve milleti bir arada tutan adalet duygusudur.Bu nedenle bir ülkedeki adalet sistemine olan güven sarsılmadan o ülkenin geleceğine duyulan güven de kolay kolay sarsılamaz.Bu bağlamda 'Adalet devletin temelidir' söylemi nedensiz bir söylem değildir. Adaletin olmadığı yerde devlet de yoktur. Hz. Ali bu nedenle "devletin dini adalettir" demiştir. Pascal ise "adaletsiz güç zorbalıktır"ı bu yüzden der.Adalet ve demokrasi!Adalet duygusu bir medeniyeti hem yücelten hem de evrenselleştiren en temel duygudur.Hz. Ömer'i halife Ömer yapan adalet algısıydı.Nil'in kenarındaki kuzunun bir kurt tarafından kapılmasından dolayı kendisini sorumlu tutmasıydı.Osmanlı'nın yükselme dönemleri de adalet duygusunun yüceltildiği dönemlerdi.Günümüz demokrasilerinde herkesin hakkının, adalet kavramı çerçevesinde teminat altında olması esastır.Demokrasinin varlığıyla adalet duygusunun yerleşmişliği arasında doğrusal bir ilişki vardır.İktidarlar toplumu temsilen meşru yoldan aldıkları erki, adaletle kullanmak durumundadırlar.İktidarlar hiçbir zaman temsil ettiği toplumdan daha büyük değildir.Çoğunluğun tasvibini almak onlara zalimce uygulamaları azınlığa dayatma hakkını vermez.CHP'ye karşı olun, adalete değil!Bir davranışın kimin tarafından yapıldığı değil doğru olup olmadığı önemlidir.Siyasi ya da istismar amaçlı olsa dahi adalet olgusuna dikkat çeken her barışçıl eylem saygıyı hak eder. Bugünün Türkiye'sinde adaletin en kıt element olduğu bir gerçekliktir. Daha dün yapılan birçok yargılamanın komplo ve kumpas davası olduğunu iktidarın kendisi söylüyordu. AKP iktidarı süresince yargıyı yargı olmaktan çıkaran FETÖ'nün bir anda yargıdan silinmesini beklemek doğru değildir. Kılıçdaroğlu'nun başlattığı yürüyüşten de yararlanarak adaletin yeniden inşası için gereken her şey yapılmalıdır. CHP'ye karşı olmakla adalete karşı olmak farklı şeylerdir. İktidar yandaşları CHP'ye karşı olabilir ama adalete karşıtlık gibi bir tavır içinde olamazlar! Güç ve adalet ilişkisi!Adaletin 'güçlünün işine gelen olduğu' binlerce yıldır tartışılmaktadır.Adil olmanın güçlü olmaktan çok daha önemli olduğu ise yaşanılan yüzyılın gerçekleri arasındadır.Unutulmasın ki adaleti kazanmak, halkı ve meşruiyeti kazanmaktır.Halkı kazanmak savaşı kazanmaktan daha önemlidir.Adaleti kazanmanın yolu, güçten değil hakka saygı duymaktan geçmektedir.Galip gelenler gerçekte güçlü olanlar değil adil olanlardır.Her gücün bir zevalinin olduğu, eninde sonunda gücün kendisinden daha büyük bir güçle yerini değiştirdiği yaşanılan bir gerçekliktir. Elbette güç önemlidir. Ama adil güç daha da önemlidir.Adil olmanın galip olmaktan daha önemli olduğu Nuşirevan'dan bu yana hep söylenir!