Atatürk düşmanlığının derin kökleri
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Türk milletinin istiklal ve istikbalinin timsali Atatürk'e yönelik hakaret, iftira ve ithamlar her türlü sınırı...
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Türk milletinin istiklal ve istikbalinin timsali Atatürk'e yönelik hakaret, iftira ve ithamlar her türlü sınırı aşmıştır.
Toplumun kahır ekseriyeti hayret, öfke ve nefretle olanı biteni takip ediyor.
Aslına bakılırsa insanlık ve değer özürlü bu şahısların bu tür davranışlarında hayret edecek bir yan da yoktur.
Bunlar muhtemelen dedelerinin gittikleri yoldan gidiyorlar.
Atatürk'e yönelik iftira ve hakaret edenler dünkü mandacı, iş birlikçi ve ihanet odaklarının bugünkü uzantılarıdır.
Dünkü iş birlikçi, mandacı ve hainler!
Mustafa Kemal, "ya istiklal ya ölüm" diyerek İstiklal Savaşını başlattığında iş birlikçi, mandacı ve hainler onun gibi düşünmüyordu. Onlar -isimlerini zikretmeye gerek yoktur- şöyle düşünüyorlardı:
"Bizim için tutulacak tek kurtuluş yolu, İngiltere ile beraber yürümektir".
Millî Mücadele sırasında "Mustafa Kemal'in muzaffer olduğunu görmektense, memleketin Yunanlılar tarafından alınmasını tercih ederim".
Zamanın İzmir Valisi; "Yunan kuvvetler özel bir tören ve saygıyla karşılanacaktır".
Zamanın Adliye Nazırı; "Yunan ordusunun muzafferiyeti için dua ediniz".
Zamanın Hariciye Nazırı; "Umumun arzusu, İngiltere tarafından idare edilmekliğimizdir".
Konya isyancıları; "Kim milliyetçilerle birlikte Yunan'a karşı giderse şer'an kâfirdir".
Teali-i İslam Cemiyeti; "Yunan ordusu Halifenin ordusu sayılır".
"Medeniyeti temsil eden İngiltere gibi bir devlete itiraz etmek küstahlıktır".
Ünlü yazar ise; "Yunanlar bizim menfaatimize çalışıyor; memleketi eşkıyalardan temizlemeye uğraşıyor. Batı medeniyetini getiriyor".
Dün bu iş birlikçi, mandacı ve hain zihniyet bugün Atatürk'e hakaret etmektedir.