Başbakan'ın ne işi var ABD'de!
Bir iddia, bir iddia sanırsınız bir hareketle güdümlü, kronik, kitle katliamı yapan bir hain bölücü hareket "çözüm süreci"yle sona erecek. Bu uğurda...
Bir iddia, bir iddia sanırsınız bir hareketle güdümlü, kronik, kitle katliamı yapan bir hain bölücü hareket "çözüm süreci"yle sona erecek. Bu uğurda vücutlarını, başlarını, ellerini, gövdelerin taşın altına koyduklarını açıklıyorlar. Bu iktidarı hem kesmiyor hem de yetmiyor çözüm süreci uğruna "Baldıran Zehir'i" içeceklerini söylüyorlar! Süreç başlatıyor, akil adamlar görevlendiriliyor, İmralı, Oslo ve Dolmabahçe derken koskocaman bir fiyaskoyla Türkiye'yi karşı karşıya bırakıyorlar. Ne taşın altına koydukları gövdelerinde bir hasar oluşuyor ne de içtiklerini söyledikleri baldıran zehrinin bir etkisi gözüküyor. Uluslararası ilişkilerde mehter modeli! "Yüz yıllık tarihi sorun tarih olacak" sloganıyla, Ermenistan'la spor, peynir, açık kapı diplomasisi başlatılıyor…Zürih protokolleri, kapı açmalar derken tam bir hezimetle karşı karşıya kalınıyor. "Çözümsüzlük çözüm değildir" sloganıyla Kıbrıs'ta "bir adım önde olacak" tarzda adımlar atıyorlar. Denktaş gidiyor Talat geliyor. Kapı açılıyor. Annan Planı kabul ediliyor. Kıbrıs'ta sorun çözülecek yerde daha da karmaşık bir hale geliyor. ABD'yle Suriye için "eğit donat" toplantıları yapıyorlar. "Suriye dostları" adı altında Suriye'nin ne kadar düşmanı varsa onlarla toplantı düzenleniyor. Siz havadan biz karadan teklifleri gırla gidiyor. Sonuçta ABD ile Türkiye tam anlamıyla Suriye'de karşı karşıya geliyor. ABD terör örgütüne açıkça binlerce TIR silah veriyor ve Türkiye'ye karşı açık bir düşmanlık ortaya koyuyor. Stratejik müttefik ABD, stratejik tehdit halini alıyor. ABD, Türkiye'ye rağmen PKK/PYD ile müttefik oluyor. Rusya ile önce uçak düşürülüyor sonra kuzu sarması bir işbirliği kuruluyor. Önce ambargo uygulanıyor sonra S-400 silahları alınıyor. Ardından turist, domates hareketliliği yaşanıyor. AKP iktidarı uluslararası ilişkilerde gerçeklerden kopuk, anlık bir birine taban tabana zıt etkisiz bir siyaset uyguluyor. Uluslararası ilişkilerde adeta bir ileri iki geri esasına dayanan mehter modeli uygulanıyor. Irak ve Suriye'yle ilişkiler! AKP, açıkça Irak'ın ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Eğer bu iki ülkenin toprak bütünlüğü Türkiye'nin stratejisiyse her iki ülkenin de merkezi yönetimlerini güçlendirerek bunu sağlamanın dışında bir yol yoktur. Hem Irak'ın ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmak hem de bu iki ülkeyi de parçalamak için çalışan muhalif örgütlerle işbirliği yapmak AKP türü bir akıl dışılıktır. Irak'ta Bağdat hükümetine karşı bayrak açan Barzani'yi güçlendirmek için Kürt petrolünü uluslar arası hukuka aykırı olarak pazarlara taşımasını sağlayan AKP'dir. Barzani bağımsızlık referandumu yapınca da Barzani'ye karşı İran/Irak hükümetiyle işbirliği yapan da AKP'dir. Barzani'yle "megri…megri" türü şarkılı türkülü karşılamalar yapan da daha bir yıl öncesine kadar "muhatabım değilsin…karatın düşük" denilen İbadi'yle gelinen aşamada Ankara'da toplantı yapan da AKP'dir. ABD'ye Başbakan niçin gider? Yarım asırlık "stratejik müttefik" olan ABD, 'birlikte Rakka'ya operasyon yapalım' teklifine karşın hayır ben terör örgütü saydığınız PYD ile bu işi yapacağım der. Öcalan'ın posterleri Rakka'da asılır. ABD, Türkiye'nin bütün itirazlarına, ikazlarına ve karşı koymalarına karşın PYD/PKK'ya binlerce TIR ağır silah verir. Cumhurbaşkanının korumaları hakkında tutuklama karar çıkartır. Rezza Zerrap davası dolaysıyla Halk Banka'sı yetkilileri ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bir bakanı hakkında tutuklama kararı çıkartır. FETÖ'yü bütün ısrarlara rağmen Türkiye'ye vermez. ABD sözde stratejik müttefiki Türkiye vatandaşlarına karşı vize yasağı getirir.Bütün bunlar orta yerde dururken Başbakan Binali Yıldırım, ABD'ye gidiyor. Kaldı ki Türkiye'nin Başbakanı ABD'de iken de Başkan Trump ve diğer ABD'li yetkililer de Asya'da olmuş olacaktır.Bu durumda; Ey Başbakan ne işin var ABD'de!