İktidar, siyaset, seviye ve üslup
Clausewitz, savaşı, "siyasetin başka araçlarla devamı" olarak tanımlar. Savaşı 'kanlı bir siyaset' olarak niteleyenler de vardır. Türkiye sanki siyaseti savaş olarak gören böyle bir stratejinin laboratuvarı gibi...Son...
Clausewitz, savaşı, "siyasetin başka araçlarla devamı" olarak tanımlar. Savaşı 'kanlı bir siyaset' olarak niteleyenler de vardır. Türkiye sanki siyaseti savaş olarak gören böyle bir stratejinin laboratuvarı gibi...
Son yıllarda Türkiye'de siyaset içeride ötekileştirme, şeytanlaştırma, günah keçisi ilan etme, kutuplaştırma, ayrıştırma üzerine ikame edilmişken dışarıda 'hey şu ülke, hey bu ülkenin başbakanı' üzerine kuruludur.
Türkiye'de siyaset çatışmacı bir anlayış üzerine oturtulmuş durumdadır. Siyasilerin konuşmalarına bakılırsa rakipten değil düşmandan, siyasetten değil savaştan bahsedildiğini sanırsınız.
Türkiye'de rakibini küçümsemek, aşağılamak, ağız dalaşına girmek, hakaret etmek siyasetin öznesi haline gelmiş bulunmaktadır.
Yüksek ses, sürekli tekrar, tepeden bakış, kibirli duruş, medyada hâkimiyet ve geçmişe bulanmış mağduriyet AKP'nin izlediği siyaset üslubudur. Bu bağlamda siyasilerin konuşmalarında aşırı yüzeysellik, yozluk, fevrilik ve kabalık belirgin unsurlar olarak öne çıkıyor.
Bu dil ve üslup iktidara yarıyor. Çünkü çatışmacı siyaset dili, var olan toplumsal ve ekonomik sorunların üzerini kapatıyor. Gerçek sorunların üzerinde durmayı engelliyor. Demagoji, palavra ve popülist konuşmalarla gerçek sorunlar gizleniyor.