Özeleştiri ve muhasebe yapma ihtiyacı
Bu ülkenin vatandaşları "kendi uçağını kendin yap" kampanyası düzenlendiğini biliyordu ama 'kendi uçağını kendin düşür' hainliği bu ülkenin hiçbir vatandaşının aklının...
Bu ülkenin vatandaşları "kendi uçağını kendin yap" kampanyası düzenlendiğini biliyordu ama 'kendi uçağını kendin düşür' hainliği bu ülkenin hiçbir vatandaşının aklının ucundan daha geçmiyordu.
Kardak kahramanlarını, Magosa savunmasının kahraman komutanı Oğuz Kalelioğlu'nu, ülkenin Genelkurmay Başkanlığını yapmış İlker Başbuğ'u, Öcalan'ı derdest etmiş olan Engin Alan'ı hapishaneye tıkmak da bu topraklarda yetişmiş herhangi bir insan evladının aklının ucundan geçecek şey değildi.
Ergenekon, Balyoz davaları açarak bunlar için "Cami bombalamak" ve "kendi uçağını kendin düşür" mizansenleri düzenlemek meğerse FETÖ'nün yapmayı düşündüklerini başkaları üzerinden hayata geçirmek için başvurduğu bir algı yöntemi imiş!
Ergenekon, Balyoz ve 17/25 Aralık!
FETÖ bu operasyonlarla gerçekte hain emellerine engel olma ihtimali bulunanlara yönelik olarak mıntıka temizliği yapmıştır.
FETÖ'nün TSK'ya karşı bu hain planı yürürlüğe koyarken bu planın uygulayıcısı olan Savcıya, AKP'nin kurmayları zırhlı araç tahsis etmekle meşguldüler.
İktidarın medyadaki yandaş ve yanaşma sözcüleri ise TSK içinde bu hain faaliyeti yürüten savcının "gün gelecek heykeli dikilecek" diye yayın yapıyorlardı.
AKP kanadı 17/25 Aralık'ta bu defa aynı savcıların kendilerine yönelik olarak yaptığı operasyonu "darbe" olarak adlandırıp, neden muhalefetin buna karşı çıkmadıklarını söyleyip duruyorlar.
Bunun bir nedeni "Ergenekon ve Balyoz davaları" diğer nedeni de ayakkabı kutularından fışkıran dolarlardı.
17/25 Aralık FETÖ'cüler tarafından darbe olarak kurgulanmış olsa da bunun yolsuzluk ve rüşvet gerçeği üzerinden yürütüldüğü açıktır.
Yabancı istihbarat servislerinin oyuncağı olan hain FETÖ ve benzeri örgütlere topluca karşı durmak bu ülkenin geleceği yönünden hayati önemi haizdir.
İçeride ve dışarıda işler iyi gitmemektedir!
Hem içeride hem dışarıda işiler iyi gitmemektedir.
ABD doğrudan Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü hedef almıştır.
ABD resmen Türk vatanına kast eden bölücü örgütlere her türlü desteği ve ağır silahları vermektedir.
AB, Türkiye aleyhtarı her faaliyeti kayıtsız şartsız desteklemektedir.
Azerbaycan hariç hiçbir komşu ülkeyle ilişkiler iyi değildir.
İçeride ekonominin durumu malum, siyasi belirsizlik had safhada, terk edilen parlamenter sistemin yerine ikame edilmeye çalışılan Cumhurbaşkanlığı sistemi halkı ciddi biçimde ayrıştırmıştır.
Kafalar karışık, gönüller kırık, umutlar tükenmiş görülmektedir.
Hiçbir şeye karşı sigortalı değiliz!
Her şeyin her an mümkün olduğu bir döneme girilmiştir.
Unutmamak lazımdır ki;
Bu milletin Meclis'inin üzerine bu ülkenin herhangi bir evladının bomba bırakabileceği doğrusu hiçbir yurttaşının aklından geçmezdi.
Bölücü ve yıkıcı hainlere karşı destansı bir mücadele veren Özel Harekâtçıların üzerine bomba yağdırmak da Müslüman Türk aidiyeti olan birisinin yapacağı iş değildi
Bu ülkenin tankını düşmanın üzerine değil kendi halkının üzerine sürebilecek bu kadar gözü kara hainin çıkabileceğini kimse tahmin etmemişti.
Alman'ına, Yunan'ına, ABD'sine sığınacak kadar şerefini tartışma konusu yapabilecek insanın bu ülkeden çıkabileceğini de kimse beklemiyordu.
Tahmin dahi edilmeyen, akıldan dahi geçmeyen şeyler bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Demem o ki, hiçbir şeye karşı sigortalı değiliz.
Özeleştiri ve muhasebe ihtiyacı!
Bu durum herkesin ve her kesimin soğukkanlı olmasını zorunlu kılmaktadır.
Türkiye'nin iktidar ve muhalefetiyle ahlaken, vicdanen ve insani yönden öz eleştiri ve muhasebe yapmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı vardır.
Herkesin etkili bir özeleştiri ve muhasebe yapma ihtiyacı vardır.
Bunu yapması gerekenlerin başında da her gelişmeyi fırsat olarak kullanarak gücünü gittikçe pekiştiren AKP yöneticileridir.
AKP, muhalefeti yok sayan ve yok etmeyi amaçlayan anlayışını süratle terk etmelidir.
Yarın çok geç olabilir!