Suskun muhalefet, kızgın iktidar!
Mutlak hakikati elinde tuttuğunu sanan kesin inançlı bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. İktidar uygulamalarının en iyi, en doğru, en İslami, en insani, en millî, en vatansever olduğunu...
Mutlak hakikati elinde tuttuğunu sanan kesin inançlı bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. İktidar uygulamalarının en iyi, en doğru, en İslami, en insani, en millî, en vatansever olduğunu düşünüyor. Kendisine muhalefet edenleri de en olumsuz, en hain, en bölücü kavramlarla tarif ediyor.
İktidar resmen 'gerçek benim, ben gerçeğim, doğru benden ibarettir' duygusu yaratmaya çalışıyor. Hâlbuki Allah'ın hiçbir kulu hangi makam ve kariyere sahip olursa olsun 'doğru benim, ben doğruyum, bana karşı çıkan herkes yanlıştır' diyemez!
Hedef göstermek!
Aslına bakılırsa doğru ya da yanlışta mutlaklık da yoktur. Dahası mutlak doğru ya da mutlak yanlış yoktur. Yanlışların içinde doğru, doğruların içinde yanlışlar vardır. Neye, nereden, ne zaman, hangi yöntemle baktığınıza bağlı olarak doğrular yanlışlanabilir, yanlışlar da doğrulanabilir. Sıfır hata, yüzde yüz doğru, mutlak isabet arayanların bunun bu dünyada bulunmayacağını bilmek gibi bir ferasete sahip olmaları gerekir.
Bir ay içinde yargıya intikal etmiş iki önemli gelişme oldu.
Bunlardan birincisi televizyoncu Fatih Portakal'a yaptığı bir konuşma nedeniyle "bilmezsen haddini, millet patlatır enseni" denilebilmiştir. Bunun akabinde Fatih Portakal'ı Osmanlı Ocakları'ndan bir grup "En az yüzde 52 evlerinde dişlerini sıkarak beklemektedir" sözleriyle tehdit etmiştir.