Tarihin millî ve yerlilik dersi
Millî ve yerli kendi olmanın, özgür olmanın ve özgün olmanın temel şartıdır. Millî ve yerli olmak sanıldığı gibi evrenselliğin karşıtlığı da değildir. Millîlik ve evrensellik...
Millî ve yerli kendi olmanın, özgür olmanın ve özgün olmanın temel şartıdır. Millî ve yerli olmak sanıldığı gibi evrenselliğin karşıtlığı da değildir. Millîlik ve evrensellik aslında birbirini tamamlayan kavramlardır. Her millet, millî olan değerlerini milletlerarası hale getirmeye çalışır. Millî olan değerler coğrafi sınırları aştığında evrenselleşmiş olurlar. İşin özü şudur millî olunmadan evrensel olunamaz.
Millîlik ve yerlilik kriz anlarında oluşan, dönemsel bir olgu da değildir. Zamana, şartlara, ortama ve ilişkilere bağlı bir millî ve yerlilik olmaz. Millîlik ve yerlilik süreklilik arz eder. Bir millî politika her şeyden önce millî ve yerli hassasiyetleri dikkate alır. Somuttan başlanarak, yakından başlanarak, dokunulur olandan başlanarak soyuta ve uzağa gidilir.
Etkilendiği kadar etkileyemeyen, başkasına bağlı olduğu kadar başkasını kendisine bağlayamayan, ithal ettiği kadar ihraç edemeyen, taklit ettiği kadar taklit ettiremeyen bir siyasetin millîliğinden söz edilemez!
Atatürk'ten günümüze yerli ve millî olmak?
"Millî siyaset dediğim zaman kastettiğim mana ve anlam şudur; Millî sınırlarımız içinde, her şeyden evvel kendi kuvvetimize dayanıp varlığımızı koruyarak millet ve memleketin gerçek mutluluğuna ve bayındırlığına çalışmak..."
Yolcu ve yükü kendi kara sularında taşıma hakkının Türklere bırakılması bununla ilgiliydi. Lozan Antlaşması ile Türk denizlerinde gemi işletme hakkı (kabotaj hakkı) Türklere bırakıldı. Kabotaj hakkının tam olarak uygulanmaya konulması, 1 Temmuz 1926 tarihinde çıkarılan Kabotaj Kanunu ile gerçekleşti. Bu kanunla Türk kara sularında yolcu ve yük taşıma hakkı sadece Türk gemilerine verildi.