31 Mart’tan sonra ne olur?
Yerel yönetim seçiminde muhalefetin oyu yüzde 51’i geçerse, büyük kentleri CHP alırsa, İYİ Parti de kendi çapında başarı kazanırsa ne olur? 1- Başyüce, mulihalif belediyelere zıt gider, ülkeyi...
Yerel yönetim seçiminde muhalefetin oyu yüzde 51’i geçerse, büyük kentleri CHP alırsa, İYİ Parti de kendi çapında başarı kazanırsa ne olur?
1- Başyüce, mulihalif belediyelere zıt gider, ülkeyi cehenneme çevirir. Ruhlarında evrensel ahlakın zerresi bulunmayan militanlar tehditlerini sürdürür. “Zillet” olarak adlandırılan demokratik kitle, bu durumda da demokrasi için mücadeleyi sürdürmelidir.
2- Başyüce, muhalif belediyelerle uyum içinde olmayı seçer, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlarsa, normalleşir; kuvvetler ayrılığını kabul eder: Yasama (TBMM) ve Yargı’ya saygı gösterir ve Türkiye huzura kavuşur. “Zillet” olarak adlandırdığı demokratik kitle bu durumda demokrasiyi yeniden kurmak için kolları sıvar.
***
Ama bir korkum var. Bu korkuyu, Hürriyet gazetesinde (27.3.2009) “AKP iktidarı asla bırakmayacak” adlı yazımda dile getirmiştim. Zorbalık, iktidarının ebedi olmadığını çok iyi bilir ama tarihdeki acı örneklere karşın iktidarı bırakmamak için her türlüğü deliliği yapar. Buyurun, kıssalı yazıyı okuyalım:
“AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak’tan mahkûm edilmiştir. Ancak, her ne hikmetten ise, AKP’ye kesilen kapatma cezası, para cezasına çevrilmiştir. Bir anayasal suç işlemiş olan bu parti şu anda ülkenin iktidar dizginlerini elinde bulundurmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin kararını tercüme edelim: ‘Laiklik’, cumhuriyet ve demokrasi rejimlerinin olmazsa olmaz oluşturanıdır, ‘oksiyen’dir. Bu karara göre AKP, cumhuriyet, demokrasi ve laiklik karşıtıdır. Ama ne var ki Türkiye otobüsünün ehliyetsiz şoförü olarak şoför mahallinde direksiyon sallamakta ve ülkeyi imam-valilere, imam-kaymakamlara teslim etmeyi normal saymaktadır. İmam-Başbakan döneminde bütün il ve ilçeleri ‘imamlar’ yönetecek, hâkim ve savcılarıyla adalet ve polis teşkilatı da imamlaştırılacaktır.
AKP gibi maskeli takıyye partileri demokratik seçimlerle iktidara gelirler. Ancak demokratik seçimlerle iktidarı kaybedecek olurlarsa bir daha iktidara gelemeyeceklerini de bilirler. Seçmen halkın ‘Bunlar gitsin de kim gelirse gelsin!’ evresine gelmesi AKP türünden partilerin iktidardan gitmemeye karar verdikleri menzildir.
İktidardan gittikleri an Başbakan’ın ve milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalkacak ve kendilerini Yüce Divan ve bağımsız yargının önünde bulacaklardır. Bu nedenle her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak zorundadırlar.
***
İktidarda kalmanın bir de ideolojik yanı vardır ki, bu da işleme koyduğu sivil darbe’nin tamamlanması için, her ne pahasına olursa olsun, iktidarda kalmayı zorunlu kılar.
AKP henüz Cumhuriyetin kurucu ilkelerini değiştirme olanağını elde edememiştir. Cumhuriyetin laik yapılarını tamamen değiştirememiş; Devrim Yasaları’nı yürürlükten kaldıramamış; Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu ilga edecek duruma gelmemiştir.
Türkiye’yi sarıp sarmalayan iç ve dış güçler AKP’nin bu misyonunu tamamlamasını istemektedirler. AKP bu nedenle, misyonunu yerine getirmek için demokrasiyi ve Cumhuriyeti, yapılarıyla birlikte tahrip etme girişimini her ne pahasına olursa olsun devam ettirecek! AKP’ye oy vermeye niyetli demokrat seçmen bu gerçeği görüyor mu?”
***