Amin Maalouf diyor ki
Cumhuriyet yazarı Özdemir İnce bu hafta 'Amin Maalouf diyor ki' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Amin Maalouf, Ortadoğu insanını şöyle tanımlıyor:
“Her şeye üzülen ama hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanlar. Şikâyet eden bir insanın çözüm aradığını sanırsınız. Hayır! Bizde insanlar çözüm için değil söylenmek için şikâyet eder. 50 sene aynı şey anlatılır, aynı gelir, aynı gider.”
Bu tanımı okuyunca “Helal olsun vallahi” dedim. Aşk olsun! İnsan içinde yaşadığı toplumu böyle tanımlayabilmeli. Anımsatmak isterim: Yazılarımda sık sık, yoksulların, ezilenlerin, sömürülenlerin kendilerine “Ben kimim, neden böyleyim” sorusunu sormasının kurtuluş için zorunluluk olduğunu ısrarla belirtirim. Amin Maalouf’un sözleri ile benim görüşüm birbirini tamamlıyor.
TELE1 ve Halk TV’de her gün emeklilerle, yoksullarla yapılan söyleşiler izlerim. Et alamadıklarından, yumurta alamadıklarından söz ederler, ev kiralarının yüksekliğinden yakınırlar, “Devlet halimize acısın!” derler, maaşlara zam yapılmasını isterler. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Ekim 2022 verilerine göre Türkiye’de emekli sayısı 13.1 milyon iken 2 milyon 250 bin EYT’linin de katılmasıyla bu sayı yaklaşık 15.3 milyona ulaşmıştır. Bu sayıyı iki ile çarparsak en azından 30 milyon eder. Buna yersiz yurtsuz okuyan, yurtlarda kalitesiz yemek yiyen üniversite öğrencilerini ekleyin. Bu toplam sayı CHP ve sol parti oylarıyla, HEDEP oylarıyla birlikte AKP’yi geri dönmemek üzere Tahtalıköy’e postalar.
Ama olacak olmuyor! Çünkü bu muhterem müştekiler süzme Müslüman, öteki dünyada cennete gidip rahat edecekler. Yanlarında huriler ve gılmanlar olacak ki hurilerin tamamı turunç memeli bakire. Bana inanmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çevirisinde “Muhammed Suresi”nin 15. ayetini okusun:
“Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?”