Suçlu aydın!
Cumhuriyet yazarı Özdemir İnce bu hafta 'Suçlu aydın!' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Prof. Dr. Nur Serter’in Işığı Kim Söndürdü? Türk Aydınlanması1 adlı kitabından bir alıntı yaparak yazıya başlayalım:
***
[Anadolu’da Türkün adı yokken kazanılan bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra neler değişmişti? Türk aydını köye, köylüye sahip çıkma sorumluluğunu üstlenmiş miydi?
CHP Roman Ödülü’nü kazanan Yaban2 adlı romanında Yakup Kadri, Anadolu halkının maddi, manevi yoksunluğu karşısındaki Türk aydınına sorumluluğunu hatırlatmaktadır:
“Bunun nedeni, Türk aydını yine sensin! Bu viran ülke ve bu yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı, aydınlatamadın. Bir vücudu vardı, besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı, işletemedin. Onu hayvani duyguların, cehaletin ve yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla, kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi elinde orak, biçmeye gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin?”]3
Y.K. Karaosmanoğlu bu aydın suçlamasını Orta Anadolu’da bir köylü ile yaptığı konuşmadan sonra yapar:
“- Biliyorum beyim sen de onlardansın emme.
- Onlar kim?
- Aha Kemal Paşa’dan yana olanlar.
- İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz?
- Biz Türk değiliz ki beyim.
- Ya nesiniz?
- Biz İslamız elhamdülillah... O senin dediklerin Haymana’da yaşarlar.
***