Yerinden oynayan taşın başı
Cumhuriyet yazarı Özdemir İnce bu hafta 'Yerinden oynayan taşın başı' başlıklı yazısını kaleme aldı.
3 Nisan 2017 tarihli bir yazı. Demek ki hiçbir gazetede yazmadığım için özel sitemde kalmış. Okuyalım:
***
Yazının başlığı, “Yerinden oynayan taş yetmiş yedi bela bulmuş” atasözünden mülhem. “Yerinden oynayan taşın başı beladan kurtulmaz” anlamında. Tepede yerinden oynayan (oynatılan) taş düzlüğe kadar bir taş çavlanına dönüşür. Tekin değildir. Bazen kendisini yerinden oynatan da dahil olmak üzere öne geleni ezer geçer. “Bu taş”, sivri zekâlıların sandığı gibi işe yaramaz ya da engel değildir. “Taşlar âleminde” bir kurulu düzen vardır. Bu düzene siyasette, toplum ve siyaset biliminde “statüko” (status quo) denir. Statüko, bir olgunun günümüzdeki durumunu belirten bir Latince deyiştir. Statükoyu sürdürmek, var olan durumu olduğu gibi korumak anlamına gelir. Statükoculuğun iyisi var, kötüsü var. Demokratik Cumhuriyeti korumak, elbette iyi statükoculuktur. Soygun ve zulüm rejimi olan bir diktatoryayı savunmak ise kuşkusuz çok kötü bir statükoculuktur. Statükonun yanında ya da karşısında olmak ilgililerin durum ve konumlarını belirler.
Türkiye Cumhuriyeti, nitelikleri kurucu atalar tarafından saptanmış bir statükodur. Bu statükoyu da 1920, 1924, 1982 anayasaları belirlemiştir. Anayasanın ilk dört maddesi de anayasanın metninin üzerine oturduğu dört ayaktır. Kurucu ataların söylediği “Yurtta sulh cihanda sulh”, “Arapların işine karışma, uzak dur”, “Sovyetler Birliği (Rusya) ile hırlaşma”, “Komşularınla iyi geçin!” de statükonun içinde yer alır.
Murat Yetkin ve Mustafa Karaalioğlu, NTV’de Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan “Teröre Karşı İslam İttifakı”nı tartışırken Karaalioğlu’ndan çok dikkat çeken bir yorum gelmişti. Yandaş yazar, “‘Yurtta sulh cihanda sulh’ dersen, 3 bin dolar milli gelire ülkeyi mahkûm edersin” diye konuşmuştu. Aynı cümleyi ya da benzerini AKP ileri gelenleri de söylemişti. Demek ki Osmanlılar gibi “yağma” ve “fetih” seferine çıkacaklar.