Ayıklayın pirincin taşını
Bir hayalin çöküşünü izliyoruz. Neredeyse bir memleketi çökertecek bir hayalin çöküşünü. Siyasal İslam fikri, onca senedir ilmek ilmek işlenen dava kaybedildi. Bir memleketi istikrar ve huzurla yönetmesi...
Bir hayalin çöküşünü izliyoruz. Neredeyse bir memleketi çökertecek bir hayalin çöküşünü. Siyasal İslam fikri, onca senedir ilmek ilmek işlenen dava kaybedildi. Bir memleketi istikrar ve huzurla yönetmesi mümkün olmayan bir siyasi fikir iflas etti.
Soğuk Savaş’tan beri önce Amerikancı iktidarların haylaz ama bizim çocuk diye başını okşadığı siyasal İslamın on dört senelik iktidarının hepimizi getirdiği yer ortada. Biraz duble yol, bolca inşaat yanında darbe girişimleri ve her gün bir yerlerde patlayan bombalar.
Batı’nın bazı karar alıcılarının desteklediği kapitalizme, küresel sermayeye eklemlenmiş uysal dinciliğin iki aktörü AKP ve Gülen cemaatiydi. Göklerden gelen bir karar olduğunu zannettiler oysa Atlantik ötesinden gelen bir karar vardı. O karar alıcıların ahmak hayali, pek sevdikleri iki evlatlarının birbirine düşmesiyle darmadağın oldu. Bundan böyle iktidarlarını pekiştirirken o çok faydalandıkları uluslararası desteği bulamayacaklar. Zaten bir süredir, senelerce salkım salkım makaleler ve analizlerle kendilerine destek olan Batı medyasının soğuk tutumunu anlamaya çalışıyorlardı.
Şimdi telaş var. O kadar ihale, o kadar toplumsal saygınlık, makam ve mevki elden gider mi? Kurulan ve tıkır tıkır işleyen çark kırılır mı? O çarkı cemaatle beraber döndürüyorlardı. Cemaatin devlet kurumlarına çöreklenmesi ve iktidarla mali işbirliği nasıl ortaya çıkarılsın? Miladı 17-25 Aralık’tan başlatmak, cemaat meselesiyle yüzleşememek demektir.
Son üç senede mi orduda, emniyette, yargıda kadrolaşıldı? Mesela darbeciler nasıl yargılanacak. Bir darbeci generalin 17-25 Aralık’tan önceki faaliyetleri ve AKP’nin muhtemel desteklerini anlatması engellenecek mi? Duruşma zabıtlarından mı çıkartılacak? İtirafçıları konuşturmak kolay. Yargılanacak cemaatçiler konuşmaya başlayınca ne olacak?