Bahçeli’nin dijital kimliği
Memleketimizin en önemli olmasa da en belirleyici siyasetçisi sayın Bahçeli. Ekonomik krizin ortasında erken seçim diye diretti, AKP iktidara geldi. 7 Haziran seçiminden sonra koalisyona yanaşmadı, seçim istedi AKP yeniden...
Memleketimizin en önemli olmasa da en belirleyici siyasetçisi sayın Bahçeli. Ekonomik krizin ortasında erken seçim diye diretti, AKP iktidara geldi.
7 Haziran seçiminden sonra koalisyona yanaşmadı, seçim istedi AKP yeniden iktidara geldi.
Sonra bir gün durduk yere başkanlık talep etti, rejim değişikliğinin kapısını açtı.
İlkinde baraj dışında kaldı, ikincisinde milletvekili sayısı düştü bakalım üçüncüsünde partisine ne olacak.
Şu ana kadar hamlelerinin partisinin oyunu artırmadığı ortada. Çok ciddi bir idrak sorunu yoksa bu kritik siyasi çıkışları partisi için yapmıyor. Peki neden yapıyor? Kimsenin cevabını bulamadığı soru bu.
Dün Cumhuriyet’te Çiğdem Toker yazdı. Başbakan Binali Yıldırım dahi sayın Bahçeli’nin kendilerine rejim değişikliği için verdiği koşulsuz desteğin gerekçesini anlayabilmiş değil. Kendi parti yönetiminden ve milletvekillerinden de açıkça tepki geldiğine göre onlar da anlayabilmiş değil.
Seçim kampanyasının hatırı sayılır bir kısmı başkanlık karşıtlığı olan Devlet Bahçeli’nin bugünkü sert dönüşü neyin eseri?
Başbakan Yıldırım’ın söylediği üzere bazı MHP’lilere bakanlık verilmesi umudu mu? Kulislerde konuşulduğu üzere devlette kadrolaşma beklentisi mi?
Geçen hafta bu sürecin sembolü olabilecek ufak bir haber çıktı: “Yıldırım ve Bahçeli, TBMM Genel Kurulu’nda anayasa değişiklik teklifinin 17’nci maddesinin oylamasının ardından bir süre ayaküstü sohbet etti. Yıldırım, bu sırada Bahçeli’ye yeni dijital kimliğini verdi.”
İleride bugünler yazılırken herhalde Devlet Bahçeli’nin Binali Yıldırım’ın elinden yeni kimliğini alması da yer alacaktır.
Nedir sayın Bahçeli’nin yeni kimliği? Başkanlık karşıtlığı olmadığı ortada.
Sayın Bahçeli bu kimlik değişikliğini izah etmek için neden uğraşmamaktadır?
Başta Tuğrul Türkeş olmak üzere kimi AKP’lilerin bir ara kuşkulandıkları gibi bir tuzak mı kurmaktadır.
HDP’nin MHP’yi geride bırakarak Meclis’te üçüncü parti olmasının yarattığı bir endişeyle “iyisi mi şu Meclis’i işlevsiz bırakalım” mı denmiştir?
Ortadoğu bu kadar karışıkken ve devletin kurumları sızıntılar ve darbe girişimiyle harap olmuşken güçlü bir tek kişi yönetimi gerek diye mi düşünülmüştür?
Yoksa 15 Temmuz sonrası bilmediğimiz bir yerlerde bir mutabakat mı sağlanmıştır?