Bilirkişi olmayan bilirkişi
Cumhuriyet davasının iddianamesi hukuki bir garabet anıtı gibi karşımıza dikilmekte. Bir süredir Cumhuriyet’te gazeteye yöneltilen suçlamalar teker teker çürütülüyor. Gerçi iddiaların önemli bir...
Cumhuriyet davasının iddianamesi hukuki bir garabet anıtı gibi karşımıza dikilmekte. Bir süredir Cumhuriyet’te gazeteye yöneltilen suçlamalar teker teker çürütülüyor. Gerçi iddiaların önemli bir kısmını çürütmeye de gerek yok çünkü ortada bir şey yok. Evine parke döşetmişsin, parkecinin oğlu cemaatçi şirketle iş yapmış diye delil olmaz. Dönemin valisiyle telefonda konuştun diye de delil olmaz. Velhasıl iddianamenin tümü delil olmayan delillerden ibaret olduğuna göre ortada iddianame olmayan bir iddianame var demektir.
Bu koşullar altında savcılığın bilirkişi olmayan bir bilirkişiye başvurmasına şaşırmamak gerek. Ama neticede insanız ve her şeye rağmen şaşırma yetimizi yitirmemişiz. Tüm bunların gerçek hayatta bir karşılığı olmasa gülüp geçebilirdik. Ancak bu gazetenin idarecileri, yazarları, muhabirleri delil olmayan delillerden oluşan iddianame olmayan bir iddianame sebebiyle aylardır hapishanede.
Dün Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı. Savcılık bilirkişi diye bilirkişi listesinde olmayan Ünal Aldemir diye birini resen atamış. Aldemir, bilgisayar mühendisi. Davanın bilişim suçlarıyla bir ilgisi var mı? Mesela Aldemir, ByLock hakkında mı bilirkişilik yapmış? Hayır. Bilirkişi olmayan bilirkişi gazetede yer alan haber ve yazıları değerlendirmiş.