Ha gayret
Yarın seçim var. Pek uzun bir seçim maratonunun muhtemelen son düzlüğü. 7 Haziran’da kendini seçim masasına sürmüş ve aldığı yüzde 52 oyu yüzde 41’e indirmiş Erdoğan’ın...
Yarın seçim var. Pek uzun bir seçim maratonunun muhtemelen son düzlüğü. 7 Haziran’da kendini seçim masasına sürmüş ve aldığı yüzde 52 oyu yüzde 41’e indirmiş Erdoğan’ın meşruiyetini kurtarma seçimi bu.
AKP tek başına iktidar olamaz ve bir koalisyon hükümeti kurulursa Saray’da yalnızlaşacağının farkında. İktidarı kaybederse ya da paylaşmak zorunda kalırsa şimdilik sözünden çıkmayan partisinin çatırdayacağından korkuyor.
Bülent Arınç bir kurusıkı tabanca. Gürültü yapmasına yapıyor ama şimdilik sadece o kadar. Abdullah Gül ise memnuniyetsizliğini hafif hafif duyurmak haricinde hareketsiz. Ancak partide oylar düşerse ya da tek başına iktidar elden giderse işlerin değişmeyeceğinin garantisi yok.
Kendisi, 28 Şubat’tan sonra en zor zamanında Milli Görüş’ün tartışılmaz lideriErbakan’a isyan etmişti. Tarihin tekerrüründen çekinmesi anlaşılır.
AKP, bu seçimde az bir oy artışıyla tek başına iktidarı yakalarsa, Erdoğan bir daha 7 Haziran’dan bu yana yaşadığı kâbusu görmemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
Tek başına iktidar ihtimalinde Davutoğlu’nun partinin anahtarlarını reisinden teslim aldığı kurultay görünümlü devir teslim töreninde üzeri kapalı olarak değindiği“restorasyon” bizi bekler.
Sadece cumhuriyet dönemini değil, neredeyse II. Mahmut’tan bu yana devam eden çağdaşlaşma serüvenini de bir parantez olarak gören bir restorasyon bu.
En azından alt tarafı bir tek adam rejimi kurmak isteyen birinin ideolojik cilası bu şekilde.