Hakikate ihanet
Gezi Parkı Direnişi’nin ilk günleri. Erdoğan polisin sert müdahalesini savunmak istedi. İstanbul’da uluslararası bir AB toplantısında, ABD’de Occupy Wall Street eylemlerinde polis müdahalesiyle 17 kişinin...
Gezi Parkı Direnişi’nin ilk günleri. Erdoğan polisin sert müdahalesini savunmak istedi. İstanbul’da uluslararası bir AB toplantısında, ABD’de Occupy Wall Street eylemlerinde polis müdahalesiyle 17 kişinin öldürüldüğünü söyledi.
Toplantıya katılanlar birbirlerine şaşkınlıkla baktı. Ertesi gün ABD Büyükelçiliği, Occupy Wall Street eylemlerinde polis müdahalesiyle kimsenin ölmediğini açıkladı.
Ne oldu? Hiçbir şey. Batılı diplomatlar ve gazeteciler aralarında kıkırdadılar o kadar.
Faiz lobisini hatırlayan var mı? Ya iktidar medyasının “Zello örgütünü?” Peki her şeyin arkasında Otpor olduğunu söyleyenleri?
Dolmabahçe’de camide bira içildiği iddiası? Çarşaf çarşaf kullanıldıktan sonra aslı çıkmayınca usulca unutuldu.
Kabataş’ta görüntüleri cuma gününe çıkacak olan taciz? Seçim meydanlarında bizzat Erdoğan’ın defalarca kullandığı bu mesele yalan çıkmadı mı?
O haberi yapanlar, haber üzerine sayfalarca yazı yazanlar. Bir saniye ama bir saniye utandılar mı?
İktidar gazetelerinden biri Noam Chomsky’yle uydurma bir röportaj yayımladı. Adamcağıza ancak kendi köşe yazarlarının yazabileceği seviyede AKP güzellemesi yaptırdılar. Hakikat ortaya çıkınca önce geri adım atmadılar. Dik durup eğilmemekten anladıkları buydu. Köşelerinde röportajı savundular, manifesto gibi açıklama yazdılar. Ne zaman ki röportajı yapan muhabirleri işi acemice Google’ın tercüme programıyla ispat etmeye çalıştı, söylenerek sustular.
Peki, bazı kahve lekeli sararmış kâğıtlara dayanıp İsmet İnönü’nün Atatürk’ü zehirlettiğini iddia ettikleri manşetlerle, yine o manşetleri savunan köşe yazılarının akıbeti?