Hayırlı olsun
Hayırlı olsun. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin teklif Anayasa Komisyonu’ndan geçti. Sayın Davutoğlu’nun deyişiyle “destan yazan” milletvekillerinin tekme ve yumrukları ise dosta güven...
Hayırlı olsun. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin teklif Anayasa Komisyonu’ndan geçti. Sayın Davutoğlu’nun deyişiyle “destan yazan” milletvekillerinin tekme ve yumrukları ise dosta güven, düşmana korku verdi.
CHP’nin el âlem ne der kaygısıyla anayasaya aykırı olduğunu söylediği teklife destek vermesi de harika oldu. “Hayır oyu kullanırsak, bize PKK’li derler” korkusu gerçekten işe yaramışa benziyor. Kullanılan oy “evet” ama dünkü Yeni Şafak’ın CHP için manşeti “Terörün Sözcüsü”, Star’ınki “HDP değil CHP raporu”. Sebep? CHP’nin Cizre raporunda hukuka aykırılıklardan bahsetmesi.
İktidar ve medyası, dilediğiniz kadar dokunulmazlıkta AKP’yle beraber davranın sizi teröre destekçi göstermeye devam edecek. Birincisi elbette oy kaybettirmek amacı. İkincisi ise sizi başınızı okşatan, uysal bir partnere dönüştürene kadar kırbaçlamak için.
AKP’nin suyuna girildiği günün ertesinde iktidar medyasının suratınıza vurduğu bu manşetler de girilen yolun ne denli hatalı olduğunu göstermiyorsa zaten, bu muamele hak edilmiş demektir. Siyasette özne olamayan nesneleşir ve nesnelere de haliyle nesne gibi davranılır.
Uslu ve uysal bir partner olursanız ödülü çoktur. Bakın MHP’ye. İktidar medyası MHP içi muhalefete karşı nasıl da koruyor Devlet Bahçeli’yi.
Anayasa Komisyonu’ndaki tartışmalar esnasında Mithat Sancar, Oscar Wilde’ın bir sözünü alıntılamak istemiş. Söz şu: “Kaba güce karşı koyabilirim ama kaba bir mantığa katlanamam.”
AKP’li milletvekilleri ise Oscar Wilde’ın milli olmadığını ileri sürerek itiraz etmişler. Biri Oscar ödüllerinden bahsedildiğini zannetmiş. Bir başkası ise Sancar’ın Necip Fazıl’dan alıntı yapmasını istemiş.
Suyuna girilen, Oscar Wilde’ı bile gayri milli diye düşman ilan edebilecek ölçüde rasyonellikten uzaklaşmış bir hezeyan hali.
Sayın milletvekili, Necip Fazıl’dan alıntı istemiş. Hatırlayalım kendisi Cumhuriyeti nasıl tanımlıyor: “Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap.”
Sayın milletvekilinin üyesi olduğu Meclis’i de pek sevdiği söylenemez. Onun yerine atanmış bir “Yüceler Kurultayı” öneriyor. Başyüce adı verilecek başkanı da bu kurultay seçecek.