Milli yürüyüş
Otoriter popülist iktidarlar toplumu bölmeden ayakta duramaz. Milleti sadece kendilerinin temsil ettiğini ileri sürerler ve muhaliflerini “gayri milli” diye damgalarlar. Bu da aşama aşama gerçekleşir. Önce “gerçek...
Otoriter popülist iktidarlar toplumu bölmeden ayakta duramaz. Milleti sadece kendilerinin temsil ettiğini ileri sürerler ve muhaliflerini “gayri milli” diye damgalarlar.
Bu da aşama aşama gerçekleşir. Önce “gerçek millet”in temsilcilerinin kendileri olduğunu söylerler, sonra “milletin hepsinin” tek temsilcisi rolüne soyunurlar. Şayet güçlü bir lider varsa, iş zamanla millet eşittir lidere kadar gider.
Mesela Finlandiya’daki aşırı sağcı “Gerçek Finler” partisi biraz palazlandığında adını “Finler” partisi şeklinde değiştirdi.
Milletin sadece kendinden ibaret olduğu fikrini pompalayan bu anlayış mecburen toplumun geri kalanını millet dışı ilan etmek zorundadır. Başka türlü iktidarlarını sürdüremezler çünkü başka türlüsü ancak çoğulcu demokrasiyle mümkündür. Otoriter popülist iktidarlar ise ancak çoğulcu demokrasiyi kemirip yok ederek ayakta kalır.
“Yerli ve milli” sloganı, muhalif kesimleri milletten saymamak için kullanılan demokrasi karşıtı ve milletin yarısını dışladığı için de “millet” kavramını kökten sarsan, “milli birlik” kavramına aykırı bir siyasetin ifadesidir.
Geçen gün Başbakan Binali Yıldırım’ın Adalet Yürüyüşü için söylediklerini hatırlayalım: “Bu yürüyüş, milli bir yürüyüş değildir.” Herhalde zamanında kendi siyasi çizgisinin yaptığı sokak eylemlerini hatırladığından şunu da eklemiş: “Milletin iznini almadan hiçbir yola çıkmadık.”
Burada açıkça görülen millet üzerinde tekel kurma arzusu. Dört seçmenden birinin oyunu alan, referandumda seçmenin yarısının oy verdiği Hayır seçeneğinin en büyük paydaşının genel başkanının yaptığı yürüyüş gayri milli ilan ediliyor.