Mızıldanmayı bırakın
Başbakan’ın yaptığı taziye kıskançlığı iktidarın memleketi ve genel olarak hayatı nasıl çarpık bir mercekten izlediğini gösteriyor. Bir önceki cumhurbaşkanının, Ankara...
Başbakan’ın yaptığı taziye kıskançlığı iktidarın memleketi ve genel olarak hayatı nasıl çarpık bir mercekten izlediğini gösteriyor.
Bir önceki cumhurbaşkanının, Ankara katliamında üyelerini kaybetmiş olan parti ve örgütlerin genel başkanlarını arayarak başsağlığı dilemesinden rahatsız olmak nasıl izah edilebilir?
Abdullah Gül’ün HDP, CHP, DİSK ve KESK’in genel başkanlarını aramasının dahi bir siyasi bunalıma dönüşebildiği günlerden geçiyoruz.
Asli görevi böyle katliamları engellemek, sorumlularını ortaya çıkarmak ve bu süreçteki hata ve ihmallerinin hesabını vermek olan iktidar, bu katliamdan bile mağduriyet devşirmeye çalışıyor.
Mantık basit. Saldırı Türkiye’ye yapıldı. Türkiye de biziz. Dolayısıyla taziye evi de biziz.
Büyük bir komployla karşı karşıya olduğu sanrısına kapılmış bu iktidarın bir memleketi yönetebilmesi beklenemez. O sebeple de yönetemiyor.
Gezi protestoları komplo.
Yolsuzluk iddiaları komplo.
Seçimde bir partinin barajı geçmesi komplo.
Başkanlık rejimine geçilmemesi komplo.
Bütün bir dünyanın işini gücünü bir kenara bırakıp Recep Tayyip Erdoğan ve onun doğal uzantısı olan AKP hükümetini yıkmak için el ele verdiğini düşünmek akıl kârı değil. Ne yapalım ki şu anda memleketi idare edenler buna inanıyor.