Necip Fazıl’ın çeşmesi
İçinden geçen “100 yıllık parantezi kapatmak”, “200 yıllık yönetim sorununason vermek”, “90 yıllık reklam arasını” nihayete erdirmek diye adlandırılan bir rejim...
İçinden geçen “100 yıllık parantezi kapatmak”, “200 yıllık yönetim sorununason vermek”, “90 yıllık reklam arasını” nihayete erdirmek diye adlandırılan bir rejim değişikliğinin alacakaranlık dönemi. Bu yönüyle mesele bir “Yeni Türkiye” değil “eski Osmanlı” hikâyesi. Osmanlı’nın son günlerinde de “bir asırdır çilesini çektiğimiz daül’ıslahat...” diye yakınanlar boldu.
Osmanlı’nın çöküşünü Tanzimat’tan bu yana süren Batılılaşma hareketine bağlayan bu anlayış, bağımsızlık savaşını kazanan kadroya karşı mağlubiyetinin intikamını önce 1950’den itibaren sağ iktidarları şekillendirerek almaya çalıştı. Sonunda da “mühürsüz seçimle” neredeyse hedefine ulaştı. Bu karşıdevrim niteliğindeki rejim değişikliği, başarmaya hiç olmadığı kadar yakın.
Osmanlı’nın zayıflayıp bir yarı-sömürge halinde batması hakkında tamamen yanlış bir neden-sonuç ilişkisi kuran bu anlayışın Türkiye’yi iddia edildiği gibi kuvvetlendiremeyeceği ortada. Aksine, hep beraber şahit olacağız ki kurumları, kaideleri hırpalanmış bu tek adam rejimi, maalesef memleketi fena halde zayıflatacaktır.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Türkiye’yi yöneten kadrolar gözden geçirildiğinde başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere her birinin Necip Fazıl’ın çeşmesinden su içtiğini belirtmekteydi. Necip Fazıl’ın, Cumhuriyet dönemi dahil olmak üzere Batılılaşma yanlılarını, Türkiye’yi Batı’ya esir eden “Allah’ın, Kur’ân’ında ‘belhüm adal-hayvandan aşağı’ dediği cüce taklitçiler” diye nitelediği unutulmamalıdır. Bugün rejim değişikliğini gerçekleştirenler de şayet hâlâ Necip Fazıl çeşmesinden su içiyorlarsa, ihtimal laik Cumhuriyet’ten yana olanları içten içe hayvandan aşağı yaratıklar olarak değerlendirmektedir. Aksi, Necip Fazıl’ın bütün siyasi fikrini temellendirdiği bu tespitin inkârı anlamına gelecektir.