Nereye varır?
Ünlü oyuncudan şok sözler: “Bu ülkeden çekip gitmek istiyorum”. Haber bu. Havuzun amiral fayansı Sabah gazetesinin internet sitesinde yayımlanmış. Altında okuyucu yorumları var. Yarısından...
Ünlü oyuncudan şok sözler: “Bu ülkeden çekip gitmek istiyorum”. Haber bu. Havuzun amiral fayansı Sabah gazetesinin internet sitesinde yayımlanmış. Altında okuyucu yorumları var. Yarısından fazlası ağır küfür içeriyor. Buraya -imla hataları düzeltildikten sonra- koyabileceklerimden birkaçı şöyle:
“Ulan şerefsiz, gitmezsen şerefsizin daniskasısın. Gittin de seni kim durdurdu”.
“Doğru Kapıkule’ye”.
“Beğenmeyen gitsin, tutan yok zaten”.
“Sana tam bilet alındı. Cehennemin dibine kadar yolun açık olsun”.
“Senin için hayırlıdır. Atan orada çünkü”.
“Hepinizin poposu sıkıştı. Nereye giderseniz gidin en azından sizin gibi pisliklerdenmemleketimiz temizlenir”.
Bu haberin altındaki yorumlar karşısında Fransa şaşkın, Fransız kültür sanat camiası panikte. Vaziyet böyle çünkü bir Türk gazetesinin okuyucu yorumları kısmında ünlü oyuncuları Gérard Depardieu’ye neden böyle tepki verildiğini anlamaları çok zor.
Ülkeden çekip gitmek isteyen Gérard Depardieu, çekip gitmek istediği ülke ise Fransa.
Geldiğimiz hezeyan hali bu. Sokakta esmer olduğu için Kürt zannedip Burdurlu bir MHP’liyi döven ülkücüler.
Terörü protesto etmek için yazıp çizdiklerinden hoşlanmadıkları bir oyuncunun rol aldığı Aşk-ı Memnu dizisinin çekildiği bina önünde bağırıp çağıranlar.
Kırşehir’de bir HDP’liye ait kitapçıyı ateşe verenler.
Ankara Beypazarı’nda mevsimlik işçileri linç edenler.
Sosyal medyadaki paylaşımlarını beğenmedikleri bir vatandaşı soyarak ona Atatürkbüstü öptüren kahramanlar!
Hürriyet binasının iki defa basılıp tahrip edilmesi, sayısız HDP bürosunun saldırıya uğraması, Alanya bürosunun tamamının, Ankara’nın göbeğinde HDP Genel Merkezi’nin girişinin yakılması.
Terörü Gérard Depardieu’ye posta koyarak lanetleyecek denli gözü kararmış bir kitle geceleri sürek avına çıkıyor.
Nişantaşı, Cihangir gibi iktidar ve medyasının sabah akşam hedef gösterdiği mahallelere saldırı çağrısı yapılıyor.
Ankara Tuzluçayır semti bindirilmiş kıtalarla kışkırtılmaya çalışılıyor.
PKK, asker ve polis öldürdükçe bu zincirleri boşaltılmış kitle emniyet güçlerinin gözlerinin önünde ülke çapında bir talan ve saldırı kampanyası düzenliyor.
Giderek tırmanan bir şiddet sarmalı bu. Kargaşa ortamı öyle bir seviyeye geldi ki iktidar medyasının bir kalem, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ı açıkça ölümle tehdit edebiliyor.
Hürriyet’i basma çağrıları yine iktidarın kalemlerinden geliyor. Zaten önderliği de belli ki vazifelendirilmiş gençten bir AKP milletvekili yapıyor.
PKK saldırılarıyla Kürt halkına da, HDP’nin güçlenmesine de önemli bir darbe vuruyor. Bu fırsatı değerlendiren odaklar da sokaklara iyiden iyiye şuursuzlaştırdıkları kitleleri sürüyor.
Cizre’de vurulan bir kız çocuğunun sokağa çıkma yasağı sebebiyle buzdolabına konan bedeni, çözüm sürecinin buzdolabına konmasının sonucunu da gösteriyor.
Kaos ve şiddetin artması insanların “istikrar” adına hak ve özgürlüklerinden ödün vermeye razı olacakları bir ortam hazırlar.