Parantez
Siyasal İslamın Cumhuriyetle bir derdi var. Bunu da en açık bir şekilde eski başbakan Ahmet Davutoğlu ifade etmişti: “Son 100 yıl bir parantezdir, kapatılmasıgereken bir parantezdir.” Bugün...
Siyasal İslamın Cumhuriyetle bir derdi var. Bunu da en açık bir şekilde eski başbakan Ahmet Davutoğlu ifade etmişti: “Son 100 yıl bir parantezdir, kapatılmasıgereken bir parantezdir.” Bugün Cumhuriyetin 93. yıldönümüne, Cumhuriyet dönemini bir parantez olarak gören bir anlayışın iktidarında giriyoruz.
11 Eylül’den sonra açılan uluslararası “ılımlı İslam” ihalesini kazanan iktidar, milli görüş gömleğini çıkardığını ileri sürmüştü. İhaleyi kazanan başka bir güç odağı olan cemaatle koalisyon kurmuştu. Bu ikili, siyasi şov davalarıyla devleti yeniden tanzim etmeye başladı.
2007 ekonomik krizi ile Batı dünyası bugün iyice su yüzüne çıktığı üzere ciddi bir temsili demokrasi krizi yaşamaya başladı. Arap Baharı denen süreç sonunda ise ılımlı İslam projesi çöktü. Böylelikle ihale feshedildi. Uzun süren dış destekli AKP-cemaat koalisyonu da yavaş yavaş dağılmaya başladı.
İttifaklar dağılınca zaten çatlak olan “liberal cila” tamamen sıyrıldı. Gömlekler yeniden giyildi.
Suriye ve Irak’ta süregiden savaş ise iktidarı parantezin kapanmak üzere olduğuna iyice ikna etti. Lozan ve onunla bağlantılı ele alınan Musul meselesi parantezin yayını bükme çabası.
Musul, eski bir dert. Sadece siyasal İslamcılar için değil bürokrasi ve askeriyedeki bazı unsurlar için de öyle. Erdoğan siyasi ittifaklarını dağıtıp yenilerini kurmak konusunda becerikli biri. Uluslararası ılımlı İslam ihalesinde çocuğuna adını verdiğiErbakan’ı nasıl terk edip Milli Görüş geleneğinin mesafeli baktığı cemaatle, nasıl işbirliği yapabildiği ortada.