Sadece damatlar mı vatandaş?
Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıyı hele iddianamesi çıktıktan sonra iktidar medyasında dahi bir iki meczup haricinde savunabilen kalmadı. Davaya ilişkin her yeni gelişme yakın bir gelecekte bu davayı savunanların fena...
Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıyı hele iddianamesi çıktıktan sonra iktidar medyasında dahi bir iki meczup haricinde savunabilen kalmadı. Davaya ilişkin her yeni gelişme yakın bir gelecekte bu davayı savunanların fena halde rezil olacağını gösteriyor. Cumhuriyetçileri tutuklatan savcının “FETÖ” üyeliği sebebiyle ağırlaştırılmış müebbetle yargılanmasından tutun, bilirkişi diye atanan kişinin vasıfsızlığına kadar sapır sapır dökülen bir süreç.
Hele iddianamedeki iddialar? Parke döşetmişsin, parkecinin oğlu “FETÖ”cü şirketle iş yapmış. IMC TV’de çalışan meslektaşına 600 lira göndermişsin. Otel ayırtmak için turizm acentasını aramışsın, telefonlarında ByLock varmış. O haberi neden yaptın, şu manşeti niye attın? Böylesi bir iddianame ya buna mecbur bırakıldıkları için ağlayarak ya da yaptıklarının tuhaflığının zevkini çıkararak kahkahalarla kaleme alınmış olabilir.
İddianamedeki sözüm ona en önemli iddialardan biri ByLock bulunan telefonlarla “irtibat” halinde olmak. En dikkat çeken ise gazetecilik kariyeri Gülen cemaatine karşı uyarı ve eleştirilerle dolu olan Kadri Gürsel’in irtibatları. Az buz değil 92 ByLock kullanıcısıyla irtibatta olduğu ileri sürülüyor.
Tabii bu öyle bir iddianame ki, irtibattan ne kastedildiği belirsiz. Lehte ve aleyhte delilleri toplamak yükümlülüğü bulunan savcılık makamının söz konusu belirsizliği bilerek yarattığı ortada. Savcılığın yapması gerekeni Kadri Gürsel yaptı ve “irtibat”ın iç yüzünü açıkladı.
“Operasyon mağduru polis yakını” oldukları gerekçesiyle iki kişi Gürsel’i aramış. Gürsel aramalara cevap vermemiş. Sonrasında 27 Temmuz -1 Ağustos tarihleri arasında beş gün boyunca 79 kişi Kadri Gürsel’i sms bombardımanına tutmuş.