Vatandaşlık bağı
Memleketimiz bir fiili durum ve oldubitti cumhuriyeti haline geldi. Bu vaziyet de memleketin en tepesi tarafından dillendirildi. İleride bugünler yazılırken Erdoğan’ın şu sözleri bir kırılma anı olarak...
Memleketimiz bir fiili durum ve oldubitti cumhuriyeti haline geldi. Bu vaziyet de memleketin en tepesi tarafından dillendirildi. İleride bugünler yazılırken Erdoğan’ın şu sözleri bir kırılma anı olarak değerlendirilecek:
“İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamdadeğişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir.”
Cumhurbaşkanı, anayasanın kendisine verdiği yetkilerle yetinmeyeceğini açıkça ilan etti. Buna itiraz ise “‘Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor’ demek, yağmur altında yürürken ıslanmaktan şikâyet” etmek olarak tanımlandı.
Yani bir fiili durum yarattı. Bu yarattığı fiili durumu da yağmur gibi bir doğa olayı olarak değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi halinde parlamenter sistemin devam edemeyeceği, hatta parlamenter sistemin doğaya aykırı bir hal alacağına inandırılmak isteniyoruz.
Oysa başkanlıkla idare edilmeyen federasyonlar olduğu gibi cumhurbaşkanını halkın seçtiği parlamenter sistemler de mevcut.
Fakat ne gam!
Fiili durum ilan edildi. Bu zaten sallantıda olan hukuk devletinin iflası anlamına gelir. Önce kamu hukuku sonra giderek özel hukuk ilişkileri hukuk güvenliğinin yitirildiği bir ortamda temelsiz kalıp dağılma yoluna girecek.
Hukuk devletinin aşınması ortak vatandaşlık bağının da aşınması için müsait bir ortam. Bugün yaşananların bu fiili durumla doğrudan ilişkisi var.