Bir haşhaşi anatomisi
Geçtiğimiz hafta sonu, bir hakim yetkisi dışına çıkarak, hukuksuz telefon dinlemeleri ve benzeri suçlar nedeniyle yargılanan 75 kişi hakkında tahliye kararı verdi. Çünkü bu kişiler, o hakimin mensup olduğu...
Geçtiğimiz hafta sonu, bir hakim yetkisi dışına çıkarak, hukuksuz telefon dinlemeleri ve benzeri suçlar nedeniyle yargılanan 75 kişi hakkında tahliye kararı verdi. Çünkü bu kişiler, o hakimin mensup olduğu “paralel” diye de anılan cemaattendi.
Hakim verdiği karardan sonuç çıkmayabileceği, hatta bu yaptığının meslek hayatına mal olabileceği gibi ihtimalleri eminim ki, düşündü, en azından farkındaydı. Buna rağmen yaptı. Oysa şişirilmiş her balonun ya patlamak ya da sönümlenmek gibi asap bozucu huyları vardı; ve tahliye balonu da -bildiğiniz üzere- patladı.
Hakimin yaptığı, bir başka açıdan “mesleki intihar” eylemiydi aslında. Tıpkı, çoğu yargılanmakta olan paralel polislerin yaptığı işler gibi. Paralel gazetecilerin, hem ahlaki açıdan yanlış olan, hem siyasal meşruiyeti tanımamak anlamına gelen, hem de toplumsal itibar kaybı sonucunu doğuracak hamleleri gibi. Hatta aynısı.
İşin kriminal boyutunu tartışmıyorum bile; Türkiye'de demokrasinin mümkün ve kalıcı olabilmesinin bu yapının çökertilmesi şartını gereksindiğini de…