Can Dündar, Demirtaş, FETÖcüler
Kendi söylediklerine bir an olsun inanmıyorlardı, inanmaları da gerekmiyordu. Çünkü zaten yaptıkları operasyon çekmekti. Başkalarını inandırsalar kafiydi. Olmadı. Kimse inanmadı. Çünkü...
Kendi söylediklerine bir an olsun inanmıyorlardı, inanmaları da gerekmiyordu. Çünkü zaten yaptıkları operasyon çekmekti. Başkalarını inandırsalar kafiydi.
Olmadı. Kimse inanmadı. Çünkü söyledikleri de eyledikleri de yalandı. Tüm çalışmalarını, çabalarını, emeklerini, gayretlerini, kendileri iş yapmak üzerine değil, başkasına iş yaptırmamak üzerine; inşa etmek değil bozmak, ortaya çıkarmak değil yok etmek, temize çıkarmak değil kötüye çıkarmak üzerine kurmuşlardı.
Bu yüzden kaybettiler, çünkü samimiyetsizdiler, çünkü içlerinde gerçek bir dert taşımadılar. Bu topluma az ya da çok faydalı olmak değil, olanı yok etmek olmadı, değersizleştirmekti amaçları. Bir ajandaları vardı, o ajandayı takip ettiler. O ajandada yapmak yoktu, yapılanı bozmak, mahvetmek vardı. O yüzden FETÖ'cülerin, Can Dündar ve avanesinin, Selahattin Demirtaş ve HDP'li yoldaşlarının yürüttüğü sözümona mücadelenin küresel güçler dışında, gerçek bir alıcısı olmadı.
Kürtler Demirtaş'ı, dindarlar FETÖ'yü terk etti. Can Dündar'ı hele de Alman Cumhurbaşkanıyla verdiği pozdan sonra Türk gazeteciler arasında bile utanmaksızın savunabilenler daha da azaldı…