Cumhurbaşkanı adayları: Avantajlar, dezavantajlar

Bir sonraki yazı günümde heyecan sona ermiş, seçimler bitmiş, sonuçlar açıklanmış olacak. Dolayısıyla bugün, seçime iki gün kalmışken, adayların durumuna kısa bir bakış atmak...

Bir sonraki yazı günümde heyecan sona ermiş, seçimler bitmiş, sonuçlar açıklanmış olacak. Dolayısıyla bugün, seçime iki gün kalmışken, adayların durumuna kısa bir bakış atmak, avantajlı ve dezavantajlı oldukları noktaları değerlendirmekte yarar var. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başlayalım, avantajlarının dezavantajlarından çok olduğu konusunda herkes bana katılır sanırım. Erdoğan, son döneminde teknoloji yatırımını önceledi. Yerli İHA ve SİHA’ların yapılması, otomobil üretimi çalışmalarına başlanması ve benzeri adımlar, Erdoğan’ın “yerli ve milli” söylemini perçinledi. Dahası, bu durum, muhalefetin ürettiği az sayıdaki anlamlı argümandan “yol, köprü inşa etmek nereye kadar sürdürülebilir?” “sadece konut yaparak kalkınma sağlanır mı?” eleştirilerini otomatikman bertaraf etti, Erdoğan, “bundan fazlası var” demiş oldu.

Cumhurbaşkanı, aynı “yerli ve milli” söylemi sayesinde dövizin aşırı hareketlenmesini de, meyve-sebze fiyatlarındaki hızlı yükselişi de bırakın oy kaybetmeyi, AK Parti seçmeninin konsolidasyonu için vesile haline getirdi. Her olağan dışı fiyat yükselişinde uluslararası operasyon merkezleri işaret edildi. O merkezlerin bu durumda bir payı yoksa bile, sicilleri çok kabarık ve kirli olduğundan seçmen, tercih ettiği lidere saldırıldığı, dolayısıyla kendi iradesine saldırıldığı duygusunu içselleştirmiş oldu.

Dezavantaj ise şu; 16 yıl çok uzun bir süre, hele de Türkiye gibi koalisyonlarla, kısa süreli hükümetlerle yönetilmeye alışkın bir ülke için, çok daha uzun. Elbette ki, yorgunluk hem AK Parti’de, hem de seçmeninde var. Üstelik AK Parti öncesi Türkiye’yi bilmeyen genç seçmenin neden başka bir seçeneği denememesi gerektiğine yönelik argümanların yeterince ikna edici olduğu şüpheli. Parti kadrolarının, genç seçmenlerle, Kürtlerle, kararsızlarla, yorgunlarla yakın bir ilişki kurmayı başaramadığı yolunda bir kabul var ve AK Parti’nin –eğer kan kaybedecekse–, bu noktalardan yaralanabileceği düşünülüyor.

Muharrem İnce: Tıpkı Erdoğan’da olduğu gibi İnce’de de “halk adamı” görüntüsü var ve bu durumu ciddi bir avantaj sayabilirdi. Halk adamı olmak İnce’nin şahsında yer yer küfürbazlığa, kabalığa, kurnazlığa evrilen bir avamlığa dönüşmüş olmasaydı. Nitekim, halk adamı var, halk adamı var. Toplum nezdinde “delikanlı” tabir edilen; sözünün eri olan, disiplinli, çalışkan, merhametli, ibadetlerini aksatmayan bir kişi de halk adamı sıfatını hak edebilir; düğünlerde kimseye göstermeden masa altından rakı içen ama dindarlığı da kimselere kaptırmayan, sözüne itimat edilemeyen, kızdığında ağzı bozulan kimselere de halk adamı denebilir. Muharrem İnce, siyasette kitlelerin önüne ilk kez çıkıyor, bu nedenle bir rüzgar oluşturduğu, heyecan dalgası yarattığı doğru. Ama başından bu yana, yukarıda saydıklarıma benzer özellikleri yüzünden kitleleri samimiyetine ikna etmekte zorlanıyor.

İnce’nin avantajı ise şu; şimdiye dek Afrin komutanı İsmail Metin Temel Paşa’ya sarfettiği “rütbelerini sökerim” sözü dışında büyük bir gaf yapmadı. İnce, son tahlilde yeni bir soluk, denenmemiş bir sima. Ayrıca O’nun ideolojik körlük içinde olmadığı düşünülüyor. Ancak seçimi CHP adayının kazanması halinde, Kemalist ideolojinin devletin kılcal damarlarında yattığı uykudan uyanacağını öngörmek de zor olmayacağına göre; herhalde İnce’nin başörtüsüyle sorununun olmaması, olası bir yasağın önüne geçmeyecektir.

Meral Akşener: Doğrusunu söylemek gerekirse Akşener’den beklediğim asla bu değildi. Suriyelileri geri göndermekten, TİKA gibi yüzakı bir kurumun faaliyetlerini durdurmaktan, MİT’in ödeneğini kesmekten söz ediyor. Bu duruma “kendi ayağına sıkmak” denmezse ne denir, doğrusu bilmiyorum. Evet 28 Şubat sürecinde gösterdiği, benim diyen erkeğe taş çıkartacak yürekli tutum Akşener hakkında mutlaka bir yanılma payı bırakmayı sağlıyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Keşke bir ömrü daha adasam bu yola” 04 Eylül 2019 | 281 Okunma “Başörtüsünü kitlelere yaymak için Rabbim’e dua ettim” 30 Ağustos 2019 | 2.597 Okunma Emine Bulut cinayetinin gösterdiği 28 Ağustos 2019 | 2.274 Okunma Yanan ormanlarımız 23 Ağustos 2019 | 169 Okunma Gençlerin göçü 16 Ağustos 2019 | 489 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar