Dönülmez akşamın ufkundayız
Süleyman Demirel'i, 28 Şubat'ta başörtülüleri Suudi Arabistan'a yollamaya niyetlendiği için olsa gerek pek sevemedim. Zaten, 2000'lerden sonra kendisi hep birtakım pazarlıklarla, hep koalisyon hesaplarıyla anıldı; Demirel adı...
Süleyman Demirel'i, 28 Şubat'ta başörtülüleri Suudi Arabistan'a yollamaya niyetlendiği için olsa gerek pek sevemedim. Zaten, 2000'lerden sonra kendisi hep birtakım pazarlıklarla, hep koalisyon hesaplarıyla anıldı; Demirel adı 2000'lerin başında bile hükümet düşürme senaryolarının başrolünde geçerdi.
Ama herkes bilir ki, demokrasinin kısa tarihi bu ülkede uzadı yüzyıl oldu; yani Demirel'e o kadar da haksızlık etmemek gerekti. Sözgelimi, 1960'lardan itibaren siyasette olan Demirel iki darbe atlattı, gidip geldi; bildiğimiz ya da bilmediğimiz ağır şeyler yaşadı.
Aynı Demirel'e “Çoban Sülü” lakabını takmanın sevimli bir manası/tonu belki aransa bulunabilir ama “Morrison Süleyman” lafına ne demeliydi? Demirel, o dönemin soğuk savaş şartlarına hükmedebilecek durumda mıydı ki, bu lafı hak etsindi.