Eğer bir ekonomi operasyonuysa…
Dövizdeki tuhaf yükselişi, dış mihraklara bağlayanlar var; bunu Gezi’nin, 17-25 Aralık’ın ve 15 Temmuz’un devamı olarak görme eğilimindeki bu kişiler, doların ateşinin bir türlü...
Dövizdeki tuhaf yükselişi, dış mihraklara bağlayanlar var; bunu Gezi’nin, 17-25 Aralık’ın ve 15 Temmuz’un devamı olarak görme eğilimindeki bu kişiler, doların ateşinin bir türlü düşürülememesini seçim öncesi Erdoğan’a oy verecek olan vatandaşın gözünü korkutma amaçlı bir operasyon olarak değerlendiriyorlar. Onlara göre dolar operasyonu üst aklın Türkiye’ye kurduğu tuzakların sonuncusu ve adıyla sanıyla bir ekonomik darbe.
Bu kişiler seçimi eğer Erdoğan kazanırsa doların daha da yükseleceğini ve egemen güçlerin Erdoğan’dan vazgeçmeyen Türk halkını bu yolla cezalandırmayı planladığını varsayıyor ve Erdoğan’ın faiz politikalarının bu duruma yol açtığını düşünüyorlar. Ama aynı kişilere göre, Türkiye bu badireyi de atlatırsa egemen güçlerin Türkiye’ye karşı yıllardır sürdürdüğü örtülü savaş, yerli ve milli Türkiye’nin kesin zaferiyle sonuçlanacak.
Bir diğer kesim ise doların durdurulamayan yükselişini Türkiye’nin mevcut ekonomik durumuyla ilişkilendiriyor ve bu işten sorumlu olanın dış güçler değil Türkiye ekonomisinin direksiyonunda bulunanlar olduğunu savlıyor. Bunlara göre de, ekonomik göstergelerin iyi görüntü vermesi sadece bir aldatmaca, aslında vatandaşın haberi yok ama ülkece batıyoruz, millet açlıktan ölüyor. Dolar da dış mihrakların Erdoğan’a düşmanlığından dolayı değil, ekonomimizin durumu öyle gerektirdiği için yükseliyor.
Herkes kendi meşrebince düşünür ve düşünmeli elbette ama acı olan şu ki, bu kişiler doların yükselmesinden, içinde sırf Erdoğan’ı düşürme ihtimalini barındırdığı için, neredeyse açıktan memnuniyet duyuyorlar. Bunlar, en başından bu yana ülke batarsa batsın, yeter ki Erdoğan gitsin diye düşünen kişiler, olanları el ovuşturarak izliyor, bu ülkeyi seven herkesi endişelendiren sözkonusu durumdan ise, mutluluk duyuyorlar.
Üçüncü kesim ise durumu, Erdoğan’ın Londra’da yaptığı ve küresel finans dünyasının hoşuna gitmediği anlaşılan konuşmalarına bağlıyor. Bu analize de, Erdoğan Londra’dan döndükten sonra dövizin aşırı yükselmeye başlamasıyla delil getiriyorlar. Onlara göre, Londra gezisi esnasında Cumhurbaşkanı’nın verdiği röportajlarda ifade ettiği, para politikaları konusundaki fikirleriyle, bu politikaların küresel karar vericilerinin bakış açısı arasında farklılıklar oluştu.
Daha doğrusu Erdoğan’ın faiz politikalarına yaklaşımı bilindiğinden bu farklılık hep vardı ama ilk kez Londra’da açıktan ve birinci ağızdan ifade edilmesi rahatsızlık yarattı. Bu görüş de dövizdeki dalgalanmayı, doğal gelişen bir süreç olarak değil, dolaylı bir operasyon olarak görme eğiliminde...