Erken bir seçim analizi
Türkiye yerel seçim sathı mailine girdi. Gerçi henüz sadece aday adaylıkları belirlendi, bu yazının yazıldığı saatlerde adayları kamuoyunun dikkatine sunulan tek parti MHP’ydi. Henüz yani siyaset arenasında...
Türkiye yerel seçim sathı mailine girdi. Gerçi henüz sadece aday adaylıkları belirlendi, bu yazının yazıldığı saatlerde adayları kamuoyunun dikkatine sunulan tek parti MHP’ydi. Henüz yani siyaset arenasında ciddi bir hareket yok, ama sosyal ve konvansiyonel medyalarda isim tahminlerine, üç büyük şehir totolarına çoktan başlandı bile.
Aday tahmini yapmayacağım ama şimdiden siyaseti belirleyen saiklere, sosyolojik dinamiklere görebildiğim kadarıyla bakmak isterim, zira 31 Mart’ta yapılacak seçimleri “sonuçlarının öngörülmesi zor” seçimlerden biri olarak değerlendiriyorum. Bir kere önümüzde ulusal bir teyakkuz oluşturacak, milleti birbirine kenetleyecek bir hadise henüz yok. FETÖ tehlikesi bertaraf edildi, 15 Temmuz atlatıldı, Rahip Brunson’un ABD’ye teslim edilmesiyle dövizin ateşi tamamen sönmese de bir parça düşürülebildi.
Dolayısıyla şartlar görece normal. Ama seçmenin siyasete bakış açısı çok sağlıklı mı, bilinmez. Sözgelimi kime dokunsanız, Suriyelilerle ilgili şikayet duyuyorsunuz: “Hükümet onların ev kirasını ödüyormuş, Suriyeli birkaç grup toplanıp bizim polisimizi esir almış Allah’tan daha sonra çevik kuvvet gelip polisleri onların elinden kurtarmış, Suriyeli erkekler kendi ülkelerinde savaşmayıp neden bizim ülkemize geliyorlar?” gibi…
Anlatıyorum, tanıştığım Suriyelilerden bazılarının varlıklı olmalarına, Türkiye’de iş güç sahibi olmalarına rağmen nasıl da diken üstünde oturur gibi tedirgin yaşadığını, bildiğim kadarıyla mültecilerin kirasının devlet tarafından filan ödenmediğini, niye ülkelerinde kalıp savaşmıyor dedikleri insanların Esad tarafından kendi halkını katletmesi istenen askerler olduğunu ve haksız yere sivil halka silah doğrultmak ya da ölmek seçeneklerinden birini tercih etmedikleri için Türkiye’ye sığındıklarını…
Suriyeliler konusu sadece bir örnek, İzmir’de geçtiğimiz yaz boyunca koku problemi sebebiyle Büyükşehir Belediyesi’ne, CHP’ye, Aziz Kocaoğlu’na öfkelenip duran, hatta medyadan saydıran İzmirlilerin; 31 Mart’ta seçim sandığına tıpkı düşmandan korur gibi, şehri AK Parti’ye teslim etmeme dürtüsüyle gideceğine de neredeyse eminim.
Elbette Türkiye’nin sosyolojisi siyaset sosyolojisi kitaplarında anlatılanlarla açıklanabilir durumda değil. Bölge bölge, sınıf sınıf, cemaat cemaat, motivasyonlar farklı, hassasiyetler farklı, öncelikler farklı. Normal şartlarda, yerel seçimlerin, genel seçimlerden farklı olması, ilk üç tercih nedeninin partilerin aday tercihleri, mevcut yerel yönetimden memnuniyet durumu ve ekonomi olması gerekirken; Türkiye’de bu durum tersine dönebiliyor; önceliği ekonomi, ülkenin beka sorunu ve ideoloji alırken; yerel dinamikler ikincil durumda kalabiliyor.